
İngiliz History Channel için Atatürk Belgeseli hazırlayan ve 500 eser arasından birinci seçilerek Londra’nın tanıtım filmini çeken başarılı yönetmen Levent Kurumlu, Edirne Akademi’de Sinema Tarihi dersi verdi.
Edirne Akademi’nin kadrosuna dahil olan başarılı yönetmen Levent Kurumlu, Edirne Akademi öğrencileriyle ilk kez bir araya geldi. Eski Vali Konağı’nda bulunan Edirne Akademi’de gerçekleştirilen dersin açılışını İletişim Sosyoloğu Doç. Dr. Serdar Taşçı yaptı. Edirne Akademi’nin Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın talimatlarıyla kurulduğunu ve Türkiye’de kesintisiz eğitim veren tek belediye akademisi olduğunu ifade eden Taşçı, “Haftanın 4 günü eğitim veriyoruz ve Edirnelileri birbirinden değerli isimlerle buluşturuyoruz. Ayrıca Down Sendromlu çocuklarımız için ritim ve dans atölyesine başladık” diyerek akademi öğrencilerine başarılı yönetmen Levent Kurumlu hakkında bilgi verdi.
İngiliz History Channel için Atatürk Belgeseli hazırlayan ve Londra’nın tanıtım filmini çeken başarılı yönetmen Levent Kurumlu, Edirne Akademi’de farklı bir yaş skalasını görmekten dolayı duyduğu heyecanı anlattı. Bu duyguyu 30 sene önce yaşadığını ifade eden Kurumlu, “Benden büyük olanları da görünce heyecanlandım. Çok genç olanlarda var. Yaş skalası şahane. İlgi, merak ve yoğunlaşma insanın dönemine göre çok değişen bir şey. 18-20 yaş üniversite öğrencilerine verdiğim dersler gibi olamayacak” ifadelerine yer verdi.
Yönetmenliğin başlı başına bir macera olduğunu anlatan Kurumlu, “Bugün ilk dersi; sessiz sinemanın ilk dönemine ayırdım. 1895’ten 1.Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar süren bir süreç bu. 1.Dünya Savaşı’ndan sonra sesli sinema dönemi başlar. Amerikalı ’ya sorarsanız sinemanın başlangıcı Thomas Edison’dur. Amerikalı kardeşler dışında herkes ‘Lumiére Kardeşler’ der. İlk filmleri kendi çalıştıkları fabrika isçilerinin dışarıya çıkışları olmuştur. Sabittir ve hiçbir hareket yoktur. Belgesel sinemanın ilki olarak da kabul edilir; Lumiére Kardeşler’in çektiği ilk filmler. İlk filmler aslında bir belgesel. İçinde kurgu yok. Gerçek insanlar, gerçek olaylar, tek bir kamera tarafından ışıksız bir şekilde çekiliyor. Bütün gerçeğiyle bir belgesel. İkinci filmleri 1895 yılında küçük bir salonda gösterildi. Seyirciler çığlıklar attı, dışarı kaçmaya çalıştı. Böylesine bir etki yaratıyor. ‘Trenin İstasyona Gelişi’ isimli bu film aynı zamanda 1897 yılında İstanbul’daki ilk film gösterimi. Beyoğlu’nda bir birahanede gerçekleştiriliyor. Lumiére Kardeşler’in bulduğu sinematograf makinesi ile çok fazla yazı çıkıyor. Abdülhamit hem merak ediyor, hem de kaygı duyuyor. Bir şekilde set çekiliyor. Elektrik yasağı uygulanıyor. Lumiére Kardeşler; bu ilgiyle birlikte stüdyolar kurarak, film üretmeye başlıyor ve salonlarda toplu bir şekilde gösterime sunuyor” dedi.
Kurumlu, “Sinemada 3 öğe vardır; kamera, ışık ve kurgu” diyerek, katılımcılara ilk sinema filmlerinden örnekler izlettirdi. Kurumlu, bugün klişe olarak sayılan birçok öğenin o zamanlar için büyük bir yenilik olduğunu söyledi.
Avrupa Sineması’nın edebiyat ve tiyatrodan beslendiğini aktaran Kurumlu, “Bir süre sonra sinemada mizah ortaya çıkıyor. 1900’lü yılların başlarına doğru sinemaya yeni bir özellik daha ekleniyor. Newsreel denilen haber filmi ortaya çıkıyor. Basın gerçekten çok güçlü, Osmanlı’da da böyle. Çok ciddi bir sinema dergimiz var. Kimisi sadece Osmanlıca. Yoğun hareketli bir basın var. Haber alma mekanizması çok güçlü. İstanbul işgal altındayken, sinemada da ciddi bir çıkış var. Sultan Reşat’ın meşhur bir Makedonya gezisi var. Manakis kardeşleri adım adım yanında gezdirir. Bütün Balkan Ülkeleri Manakis kardeşler bizim der ve sinema tarihlerini Manakisler ile başlatır. Bu tartışmada Osmanlı da vardır. O filmleri Makedonlar bulup, restore ediyor ve orijinalleri şu anda ellerinde” dedi.
Habertrak/Hülya Ural