Türkiye Barolar Birliği Eski Genel Sekreteri Avukat Güneş Gürseler, Kanal İstanbul’un yapılması halinde Trakya’nın olumsuzluklardan nasıl etkileneceğine dikkat çekti. Gürseler, “Trakya’ya gelişigüzel yerleştirmek yetmezmiş gibi şimdi de coğrafyaya doğrudan müdahale ederek, bölgeye ve Marmara’ya doğal dengeyi değiştirecek son vuruşu yapıyoruz” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Eski Genel Sekreteri Avukat Güneş Gürseler, son günlerde gündemden düşmeyen Kanal İstanbul ile ilgili bir açıklama yaptı. Kanal İstanbul’un doğuracağı sonuçları kaydeden Gürseler, “Yıllardır İstanbul’un, Trakya’nın ve Marmara’nın önemini anlatıyor, üçünün bir bütünü oluşturduğunu, birinin olumsuzluğun diğerlerini etkilediğini, Trakya’nın artık “Trakistanbul” olduğunu söyledik, söylüyoruz. Ne yazık ki başarılı olamadık; İstanbul 20 milyon nüfusa doğru gidiyor, kentsel ve endüstriyel boyutları ile Trakya’yı işgal etti ve Marmara pek çok değerini yitirdi. İstanbul nüfusunun 10 milyonda tutulması gerektiğini 1992’de zamanın başbakanına sunmuştum. Olumsuzluklar birbiri ardına sürüyor, en vahiminden son örnek de Kanal İstanbul” dedi.
Bilim insanlarına kulak verilmediğini aktaran Gürseler, “Endüstriyel yerleşimin fiziki planlamasını yapmayıp sanayi kuruluşlarını ülkenin batısına, İstanbul ve çevresine, Trakya’ya gelişigüzel yerleştirmek yetmezmiş gibi şimdi de coğrafyaya doğrudan müdahale ederek, bölgeye ve Marmara’ya doğal dengeyi değiştirecek son vuruşu yapıyoruz. Bilim insanlarımızın ısrarla vurguladığı uyarılara kulak verilmiyor. Örneğin İstanbul için Batan bir gemi benzetmesini yapıyorlar ve ayrıca” diye konuştu.
Doğal güzelliklerin yok olacağını belirten Gürseler, “Sadece Kanal boyunca 1.5 milyon nüfuslu yeni bir yerleşim yaratılacağını, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Havalimanı ile birlikte planlanan toplam nüfus artışının 7.3 milyon olacağını, Kanal’dan 2.7 milyar metreküp hafriyat çıkacağını, kazı başlayınca bu miktarın çok daha artacağını, Bu hafriyatla Marmara Denizi’nde her biri 50 ile 100 bin hektar yüzölçümünde üç ada oluşturulacağını, hafriyatın dökülürken çamurun Marmara’nın tabanına yayılacağını, Artan nüfusun su ihtiyacının karşılanmasının, atık sularının giderilmesinin, ulaşımın sağlanmasının büyük sorunlar yaratacağını, Kanal ile birlikte Karadeniz, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Kanal ile çevrili dev bir ada oluşacağını bunun Istrancalar, Terkos, Sazlıdere, Büyükçekmece havzalarını, yeraltı sularını, ekosistemin su dengesini, orman alanlarını etkileyeceğini, Sazlıdere Barajı’nın yok olacağını, Terkos Gölü’nün tuzlanacağını, Büyük sorunlar içinde olan Marmara Denizi’nin daha da büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağını, Bütün bu olumsuzlukların Trakya’yı doğrudan etkileyeceğini belirtiyorlar. Bunların hiçbiri kehanet değil, bilim insanlarının açıkladığı bilimsel tespitler. Merak ettiğim; Marmara sahilinde, Trakya’da yaşayan bizler; yerel yönetimlerimiz, kent konseylerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız doğrudan zararını göreceğimiz bu gidiş karşısında ne zaman sesimizi duyurma gayreti içine gireceğiz ” ifadelerini kullandı. Habertrak/Hülya Ural