
Siz de görmüş olmasınız. Batı Trakya Gazeteciler Derneği ile Trakya Gazeteciler Birliği Derneği’nin önceki günkü gazetemizde de yer alan Candan Yüceer’i Kınıyoruz başlıklı ortak bir açıklaması yayınlandı.
Doğrusu üzülerek okudum.
Açıklama öyle başlıyordu:
“Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen basın toplantısına üç-beş gazetecinin çağrılıp, diğer basın mensuplarının ise tamamen yok sayılması, nezaketsizliğin yanısıra cesur gazetecilerden ve onların soracakları sorulardan kaçmaktır.”
Çok ağır bir suçlama bu. Zira eğer bir kurum, burada Büyükşehir Belediyesi, sorulması olası sorulardan kaçıyorsa halktan gizlemek istediği bilgiler var demektir. Bu da bazı kötü kokularınvarlığını işaret eder.
Nitekim söz konusu basın toplantısına sadece “üç-beş gazeteci”nin çağrılmış olması hakkında şunun da söylendiğini görüyoruz: “Gerçeği çıkacak konuların örtbas edilmesinden başka bir şey değildir.”
Bu teşhisin yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz?
Kaldı ki dahası da var. Zira devamla denilmiş ki:
“Bu mesleğin mensuplarını ayırarak davet etmek, gerçeği şekillendirmek, kamuoyunu yalnızca istenilen kadar bilgilendirme çabasıdır.
“Bizleri dışarıda bırakma çabaları gerçeklerin ortaya çıkmasını ve halkın doğru haber alma hakkının engellenmesidir.
“Basın çalışanları arasında ayırıcı, bölücü tavırlar, eski bir milletvekili ve Büyükşehir Belediye Başkanı olan Candan Yüceer’e, kendisini bilmeyiz ama makamlarına yakışmamaktadır.
“Sürekli hak, hukuk, adalet ve basın özgürlüğünden söz eden CHP’nin Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı olan Candan Yüceer’i bu davranışı nedeniyle kınıyor ve tekrarı halinde bizim de yaptırımlarımızın olacağını kamuoyuna duyuruyoruz.”
Üzerinde çok durup düşünülmesi gereken, çok da üzücüsatırlardır bunlar.
Nasıl olmasın?
Sayın Yüceer’in mensubu olduğu siyasî partinin cumhurbaşkanı adayı hem de haksız yere cezaevine tıkılmış, elinden diploması alınmış, genel başkanı ise saldırıya uğramış hâlde canhıraş içinde mücadelesini sürdürürken bir büyükşehir belediyesinde, yani Tekirdağ’da böyle şeylerinolması; hem Atatürk’ün kurduğu siyasî partiye, hem o partinin halkta yarattığı umuda, hem Tekirdağ’a ve hem de o partinin seçmenlerine ihanet olarak değilse bile bir büyük gaflet ve dalalet olarak nitelendirilmez mi?
Bizce CHP İl Başkanlığı bu işe derhal el koymalı ve hiç gecikmeden gerekli adımları atmalıdır. Ve tabii bir de partinin milletvekilleri.
Zira hiç kimsenin Türkiye sathında yaratılmış büyük umuda zarar vermeye hakkı yoktur. Ona zarar vermek halka zarar vermektir. Gençliğe zarar vermektir. Türkiye’ye zarar vermektir.
Dolayısıyla herkes, hem de hiç gecikmeden aklını başına almak zorundadır.
Başta ihaleler olmak üzere koyun bütün bilgi ve belgeleri halkın önüne.
“Sinek küçüktür ama mide bulandırır”sözü unutulmamalı.