Bu konu üzerine çok düşünmenize gerek yok.
İki cümlede anlatılabilir.
Ama şöyle söyleyeyim bu konu üzerine kitapta yazılabilir.
Çünkü o kadar basit olmasına rağmen bir o kadar da anlatması zor olan bir konudur.
Affedersiniz.
Anlatması zor değil.
Anlaması zor bir konu.
Ama herkes için de değil.
Bazı kesimler için anlaması zor bir konu.
Bir söz var çok hoşuma gidiyor.
“Sen ne kadar bilirsen bil. Anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır.”
Ne kadar güzel bir özet oldu.
Bu söz bizim “Doğrular ve Gerçekler” konumuzun neden iki cümlede anlatılabileceğini ve neden bir kitapla anlatılmaya çalışılabileceğinin özetidir.
Anlayabilecek bilgi ve olgunluğa sahip kişi iki cümlede, anlamayacak kişi için ise kitap bile yazsanız o derece detaylı anlatsanız bir türlü anlayamayacağı kadar uzak ve çetrefilli bir konudur.
***
Ancak ben bunu anlatmak istiyorum.
Hem özet olarak anlayacaklara hem de bir umut kitap bekleyen kesime hitap ederek onlara da katkı sağlamak isterim.
Doğrular ve gerçekler…
***
Sosyal medya da bir fotoğraf paylaşımı gördüm.
96 sayısı yazıyor.
Biri yukarıdan bakarken bir diğeri aşağıdan bakıyor.
Biri sayının 69 olduğunu iddia ediyor.
Bir diğeri de 96 olduğunu savunuyor.
Aslında işin ironi olan kısmı da burada.
Ne mi?
Her ikisi de doğru söylüyorlar.
Ancak gerçek ne bilmiyorlar.
Çünkü doğrular gördüğümüz yerden, baktığımız açıdan çok değişiklik gösterebilir.
Ancak gerçekler tektir.
Asla değişmezler.
Bu sebeple bir savunma yaparken bu benim doğrum diyene saygı duyarım.
Duymalıyız da.
Çünkü adam baktığı yerden, yaşadığı ve inandığı şeyleri ele alarak doğru görüyor.
Ve bu onun doğrusu oluyor.
Ona bu noktada saygı duymamak en büyük hata olacaktır.
***
Ancak bir de gerçekler var.
Baktığın yer ne olursa olsun, yaşadıkların ya da eğitim düzeyin, çevren siyasi görüşün hiç fark etmez.
Asla bunlar sebebiyle değişemezler.
İşte gerçekler böyledir.
Renk körü biriyle istediğiniz kadar iddia edin.
Asla onun doğrusunu değiştiremezsiniz.
Çünkü gördüğüne inanır.
Ancak gerçek o mudur?
***
Söylüyorum.
Üstüne basarak, altını çizerek vurguluyorum.
Doğrularınıza saygımız var.
Ancak sizler de biraz olsun gerçeklere saygı duyarsanız.
Bu arada benim gerçeğim, senin gerçeğin olamaz.
Olmamalıdır.
Eğer olursa birimiz yalan söylüyor oluruz.
Bu sebeple bilim ışığında tek gerçek altında buluşmak en faydalı olanı olacaktır.
Her konuda bilimsel yaklaşmalıyız.
Bilim deyince aklınıza deney tüpleri ile beher gelmesin.
Zaten hepimiz biliyoruz.
Bilim hayatın her alanında var.
Bilimsel yaklaşımdan bahsediyorum.
Gerçeklere ancak böyle ulaşabiliriz.
***
Daha net anlatmak gerekirse, çocuğunuzu hangi okula göndereceksiniz kararsız kaldınız.
Ve herkes kendi doğrusunu yani kendi beğendiği okulu size övüyor.
Ancak dediğim gibi doğrular göreceli olabilir.
O sebeple ne yapacaksınız?
Bilimsel yaklaşacaksınız.
Hemen okulun başarı grafiğini inceleyeceksiniz.
Ve gerçeği bilimden öğreneceksiniz.
Bilim bize gerçeği verecektir.
Ve gerçekler bizim aradığımız doğrular olmalıdır.
Biraz karmaşık olmasın dedim.
Ancak yukarıda ki ata sözümüzle son cümlemi anlatmış olayım.
Saygılar.
