Liselere Geçiş Sınavı yapıldı. Yüz binlerce öğrenci bu yıl da ya meslek liselerine ya da imam hatip okullarına girmeye mahkûm edildi.
Hiçbir öğrencinin buralara girmesine itirazımız yok ama mecbur bırakılmalarına var. Çünkü bu mecburiyet çocuklarımızın eğitimini önemsememek anlamına geliyor.
Burası tamam da, acaba ebeveynler olarak bizler ne kadar önem veriyoruz çocuğumuzun eğitimine?
Örneğin acaba kaçımız çocuğumuzla bir yetişkinle sohbet eder gibi sohbet ediyoruz? Haftada toplam kaç saat sorularını sabır cevaplıyoruz?Anlatmak istediklerini kaç saat sabırla dinleyebiliyoruz? Kaçımız“ O bir çocuk daha, aklı ermez,” diye düşünmüyoruz?
Samimî olalım: Çok azımız, değil mi?
Öyleyse, okullar da tatile girmek üzere olduğuna göre, bugünden tezi yok, bir deneyelim şu işi.
Yaşı ne olursa olsun, alalım çocuğumuzu karşımıza, açalım bir konu ya da onun istediği konuyu, sabırla, sevgiyle, sevecenlikle, saygıyla, anlayışla, merakla bir saat sohbet edelim, konuşalım, hatta tartışalım onunla.
Ama sakın ‘mış gibi yapmayalım bunu. Her dediğimize “Evet” demeye mecburmuş gibi davranmayalım. İtiraz etmeye hakkı yokmuş gibi düşünmeyelim.
Tam tersine; itirazın bir kişilik ve özgüven sonucu olduğunu hatırlayalım. Ona da söz hakkı tanıyarak yapalım. Ciddiye alarak yapalım. Muhatap alarak yapalım.Haklı olduğu yerde hak vererek yapalım. Ondan bir şey öğrendiysek bunu hiç tereddüt etmeden söyleyelim.
Onun da görüşleri, düşünceleri, eleştirileri, tercihleri, aklı, fikri, zekâsı, mantığı, onuru, kişiliği, bilgisi var çünkü.
Böyle yaparsak öyle açıldığına tanık olacağız ki meğer çocuğumuz neymiş de haberimiz yokmuş demekten, üzülmekten, hatta vicdan azabı çekmekten alamayacağız kendimizi.
Binlerce çocukla yaşadığım anılarımdan hareketle söylüyorum: Asla şımarmayacak, hatta hızla şaşılası bir olgunluk sergilediğini görecek; hatta “Bu, benim çocuğum mu?” demekten alamayacaksınız kendinizi.
Göreceksiniz ki meğer ne zekî, akıllı, mantıklı, bilgili, yetenekli, yaratıcı bir çocuğunuz/torununuz varmış da farkında değilmişsiniz. Bunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum.
Yaşı ne olursa olsun, bu şekildeki bir saatimizi bari esirgemeyelim çocuğumuzdan. Gerisi kendiliğinden gelecektir zaten.
Unutmamalı ki o çocuk önce Allah’ın, ancak ondan sonra bizimdir. Daha sonra da bu milletin ve tüm insanlığın. Ona göre davranalım.
Göreceksiniz ki ailecek daha güzel bir dünyanız olacak, çocuğunuzun hangi okula gidip gitmediği veya gidip gitmeyeceği bile önemini kaybedecektir.
MANTIK JİMNASTİĞİ:
“Bir buçuk maaşlarının fazladan ödendiği ortaya çıkan 314 eski milletvekilinden 309’u parayı Meclis Başkanlığına geri iade etmeyerek halkın parasının üstüne çöktüler.”
Cümledeki mantıksızlık nedir?
(Cevabı gelecek yazımızda)
______
Geçen yazımızdaki cümle şöyleydi:
“TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi “Hayvanları, atları, kuşları ve güvercinleri çok severim,” demiş.”
Hem “hayvanlar” deyip, hem de ardından atları, kuşları ve güvercinleri sıralamak mantıksızlıktan başka bir şey değildir.