
Tekirdağ’da her spor dalında, neredeyse tüm kulüpler maddi olanaksızlıklardan kırılıyor. Neden çünkü Sponsorluk Kültürü gelişmemiş. Hem de birçok dalda vergiden düşülürken.
Bundan yaklaşık 15-16 yıl önce Marmara Ereğlisi İlçesinde Uluslararası Bisiklet Şampiyonasını takip etmiştim. Yarışmalarda Konya’da faaliyet gösteren bir firma (reklam olmasın diye ismini yazmıyorum) bir bisikletçiye sponsor olmuştu. O zaman a kadar o Konyalı firmanın sadece Şeker firması olduğunu duymuştum.
Daha sonra bu firma futbola el attı. Süper ligde mücadele eden bir takıma sponsor oldu. Bu firma o kadar büyüdü ki 80 yıllık dev gıda firmasına rakip oldu. Şeker ile piyasaya çıkan Konyalı bir firma kristal şekerden paketli kristal ve küp şekere, sıvı şekerden tatlı şerbetine, esmer şekerden çikolataya, lokum ve şekerlemelerden gofrete, kekten bisküviye, kırmızı taze etten sucuk, salam, sosis gibi et ürünlerine, sütten yoğurt, ayran, peynir gibi süt ürünlerine, dondurulmuş parmak patatesten soğan halkasına, patates kroketinden rafine ayçiçek yağına, meyve suyundan sirkeye, tahinden pekmeze domates gibi modern seracılık ürünlerinden pizzaya, şalgamdan bulgur çeşitlerine kadar en geniş ürün yelpazesi sunmaya başladı.
Bu firma futbola destek verdi, hem de reklamını yaparak korkunç bir şekilde karını artırdı.
Futbola destek veren son 15 yılda 2-3 firma çıktı. Ömürleri de 2-3 yılı geçmedi. Her yıl Tekirdağ vergi vermede ilk 10’da yer alırken, limanlara sahip iken sponsorluk sorununu hiç çözemedik.
Basketbol’da ise tek sponsor Tredaş. Yıllardır kurdukları Tredaş Spor Kulübüne destek veriyorlar. Bu desteğim hakkını da Antrenörler Çiğdem Göroğlu ve Hakan Sınırlı fazlasıyla veriyorlar.
Tekirdağ il Merkezinin tek profesyonel takımı Süleymanpaşa Hentbol da ise iş İnsanı Mülahim Kuru’nun himayesinde. Mülahim Kuru da artık destek görememekten bıkmış. Hentbol Süper liginde tek başına takımı sırtlamış. Dokunsan ağlayacak. Hentbolu bıraktı bırakacak. Bir de Adalet Bakanlığı Destekli Cezaevi Hentbol takımı var. Bu sezon 1. Lige çıktılar. Bakanlık destek verecek ama tasarruf tedbirlerine neler olacak. Bunu hep beraber göreceğiz.
İş yerimde mesaim bittikten sona çoğunlukla İsmet İnönü Spor Salona uğrarım. Orada Arges Voleybol Takımı Antrenörü Furkan Kıdil ile tanıştım. Gözleri pırıl pırıl. Hırslı mı hırslı. Heyecanlı mı heyecanlı. “Abi Biz 2. Lig için müracaat ettik. İnşallah çıkacağız. Bende takımın hem hocalığını, hem de oyunculuğunu yapacağım” dedi.
Genç antrenör kendi başına mücadele ediyor. Tekirdağ il Merkezinde Voleybol ve Basketbol’da A takım yok. 19 Yaşına gelmiş bir oyuncunun oynayacağı bir takım yok. 9-10 yaşında çocuğu sokaktan al, 19 yaşında kahve köşelerine bırak. ‘Kusura bakma senden artık geçti. Bir çayda benden’
Gençliğe yön vermenin, gençleri kötü alışkanlıklardan kurtarmanın en büyük yolunun, sporun içinde tutmak olduğunu Antrenörlerimiz farkında ama, maalesef bir çok iş adamımız farkında değil.
Ben yine köşe yazımı bir soru ile noktalayalım.
Geçen gün haberleri izlerken Avrupa genelinde, nüfus ortalamasına göre en fazla cezaevindeki hükümlünün Türkiye’de olduğunu öğrendim. Peki bu oran, bizim spora verdiğimiz destek ile orantılı olabilir mi?