
Alay Komutanı Vekili Albay Alper Topsakal, Tabur Komutanı Yarbay Halit Türkoğlu, Bölük KomutanıBinbaşı Murat Öztürk ve teğmenler Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş, Batuhan Gazi Kılıç.
Kaderin şuisim takdirine bakın: Türkoğlu, Alper, Öztürk, Eroğlu, İzzet, Serhat, Demirtaş, Gazi Kılıç.
Ama bence hayattaki önemli şeylerden biri de kazanmaktan çok kaybetmekten kazanç sağlamaktır.
Bazen kaybetmek de gerekir ki kazanmanın değeri daha iyi anlaşılsın. Kaldı ki onlar zaten kazanmış sayılırlar. Hatta onlara yapılanlar son tahlilde kazanç bile sayıla bilir. Zira tarihten de, milletten de, gelecekten de tam not almış durumdalar.
Nitekim oniki yılını hapishanelerde geçirmişeski Uruguay devlet başkanlarından El Pepe ünvanlı JoseMusica diyor ki: “Kötü bazen iyidir.”
Hayattaki her sınav, insanın içindeki gücü keşfetmesi içinde bir sınavdır aynı zamanda. Bu vesileyle o gücün,bugüne kadarkinden daha derin olduğunu farketmiş olmalılar.
Ne mutlu onlara ki her gün biraz daha koyulaşan karanlığa ışık oldular. Bilmeyenlere güneşi söndüremeyeceklerini gösterdiler.
Çıldırma nöbeti geçirenlerin, milletin ve tarihin yargılaması karşısında utançtan tutuşacak alevleri içimizi kavursa da,o alev gün gelecek, sönecek hiç kuşkusuz.
Hayatta her şey gelir geçer. Sadece tarihe altın harflerle yazılanlar kalır.
O kılıçları çatarken Mustafa Kemal’in askerleri olduklarını haykırmakla bu milleti ordusuna daha da güvenir hâle getirdiler. Ona derin bir nefes aldırdılar.
Onlara minnettarız.
“Sarıklı amiral”e dahi böyle bir ceza verilmezken, onlara verilmiş ise, bahaneden başka bir şey olamaz disiplinsizlik iddiası. Öyle bir şey yapmış olsalar bile bedeli atılmak olamazdı.
Bu karar yargıdan dönse bile olan olmuştur bir kez. Taşıdığı anlamın ağırlığını, tattırdığı acının derecesinihafifletmeye yetmeyecek.
Ama varsın doymak bilmez Atatürk düşmanları, doymak bilmez millî ruh karşıtları, doymak bilmez adalet katilleri yollarınabildikleri gibidevam etsinler.
Varsın ulusal ruhları sönmüş ya da taş kesilmiş olanlar öyle olmaya devam etsinler.
Varsın kendikendilerini zincire vurduklarının farkında olmayanlar yollarınaöyle devam etsinler.
İnanıyoruz ki ordudan atılanlar, bundan böyle milletlerinin kaderinde daha da büyük roller oynayacaklar.
O büyük insan sanki bugünler için çağrıda bulunmuş gibidir gençliğe:
“Ey Türk gençliği! (…) Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Milletfakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”