
Geçtiğimiz yıl, Milli Eğitim bakanlığı ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) ortak bir toplantı gerçekleştirmişti. Bu toplantıda alınan kararları, hem öğretmenler hem öğrenciler dikkatle izledi. Toplantıda en çok dikkatimi çeken söz, özel okulların oranının %20 seviyesine çıkartılmasının çok önemli olduğunun, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından söylenmesiydi.
Bildiğimiz üzere, herhangi bir üründe olduğu gibi, özel okullarda da sayıyı arttırırsanız, kalite düşer. Hepimizin, içinde yaşadığı kapitalist sistemin yasası haline gelmiş bir arz talep meselesidir bu. Birçok özel okulun, formülü bellidir. Notlar şişirilir, özel okullarda okuyan öğrenciler, devlet okullarında okuyanlardan başarılı gibi gösterilir. Yemek parası, ulaşım parası, kıyafet parası derken, verilen eğitimin fiyatı, pazarlanan fiyatın iki katına çıkar. Kimse de buna ses etmez. Öğrencileri dinleyen yoktur, devletin işine gelir çünkü öğretmen açığı kapanır. Sendikalar ise bu duruma yeterince ses çıkaramaz, özel okul öğretmenleri yeterince sendikalaşamaz.
%20 oranını kafanızda canlandırmanızı istiyorum. Gördüğünüz, her 5 okuldan 1’inin özel okul olması planlanıyor. 2022-2021 eğitim yılına ait, okul öncesi hariç bir hesaplama yapmıştım. Kaynağım, MEB’in 25.11.2023 tarihinde eriştiğim istatistik sayfası. Türkiye genelinde; özel okulların, tüm okullara oranı %14,10. Tekirdağ için ise, %19,69. Bence rakamlar, tahmin edilene yakın.
Özel okullar, başarıyı getirmiyor. Akademik başarı, finansal yöntemler kullanarak gelmiyor. Birçok ailenin, çocuklarının akademik başarısını arttırmak için keselerinin ağızını açtıkları başka bir kurum daha var, dershaneler. Çoğu dershane, ismini kişisel gelişim kursu olarak değiştirdi ancak dershane gibi çalışmaya devam ediyor. Bu, herkesin bildiği bir gerçek.
Özel okullara nazaran, daha ekonomik olan bir seçenek dershaneler. Ekonomik derken, yıllık 5 rakamlı fiyatlardan bahsediyorum. Dershane ve akademik başarı sağladığını iddia eden platformların, reklamlarında gördüğünüz çocukların, büyük bir çoğunluğu dershanelere davet ediliyor. Ücretsiz dershaneye gidiyor. Başarılı öğrenci için gereken parayı, yapılan reklamları görüp dershaneye kayıt yaptıran öğrenciler fazlasıyla karşılıyor.
Türkiye’nin her yerindeki başarılı öğrencilere bakmanızı öneririm. Hemen hemen hepsinin bir ortak noktası vardır, birçoğu dershaneye gitmez. Akademik başarı, çok spesifik durumlar hariç düzenli ve verimli çalışmakla olur. Dershanelerin, bu iki durumu sağlamaya yardımcı olma ihtimalleri olmasına rağmen, başarı için dershaneler zorunlu değil.
Bir öğrenci, eğitim için bütün şehri dolaşmasına rağmen başarısız olabilir. Dershaneye gittikten sonra, devamını getirmek gerekli. Öğrenci, dershaneden döndüğünde çantasını bir kenara bırakıp, sabah tekrardan aynı çantayı alıyorsa, dershaneye gitmenin pek bir fark yaratacağını sanmıyorum. Verimli çalışmak, uzun süre çalışmaktan daha iyidir. Bunu, sizlere iki öğrenci örneğiyle göstereceğim:
İki öğrenci düşünelim, ilki dershaneye ve özel derse gidiyor, okuluna önem vermiyor, evdeyken ders çalışmıyor, ödevlerini eksik yapıyor ya da yapmıyor. İkinci öğrenci ise, sadece okul sonrasında yapılan haftada en fazla 18 (Lise son sınıf için 24.) saatlik destekleme ve yetiştirme kurslarına (DYK) gidiyor, okuldaki ödevlerini düzenli olarak yapıyor, her hafta en fazla 1 saat ders çalışıyor. Sizce başarılı olacak olan kimdir?
İlk öğrenci, diyenler olacağını düşünmüyorum. Zira ilk öğrencinin, özel ders ve dershanesine giderken, sadece ulaşım için her gün 1 saat kaybettiğini düşünürsek, hayatında ders dinlemek ve ders dinlemeye gitmek dışında bir uğraşı kalmayacak. Çoğu dershane, hava kararınca bitiyor, birde özel dersiniz varsa kolay gelsin. İlk öğrencinin, karanlıkta okula gittiğini düşünürsek, gerçekten gün yüzü görmeyecek. Kendi isteği ile çalışmaya vakti olmayacak. Çok büyük ihtimalle, bunalacak.
İkinci öğrenci için işler çok farklı. Ortalama iki saat süren, dersinize giren öğretmenler tarafından, okulda yapılan DYK kursları çok daha pratik. Kurstan çıktığınızda, hava hala aydınlık. Her gün, ilk öğrencinin sadece ulaşıma harcadığı zaman kadar derslerine çalışsa başarısız olma ihtimali, yok denecek kadar az. Ödevlerini de yaptığını düşünürsek, öğrendiği bilgiler kalıcı oldu. Üstüne üstlük, bunların hepsini yaptıktan sonra, hala hobilerine vakti kalıyor. Bazı öğrencilerin, hem sanatta hem derslerinde başarılı olmasının sebebi işte bu.
Değerli okurlarım, çocuğunuzu veya kendinizi özel şirketlere bağlı tutmayın. Emin olun, birçok özel eğitim kurumunun yaptığını, devlet okulları zaten yapıyor. Derslerinizde başarılı olmak için birilerini zengin etmek zorunda değilsiniz. Eğitimde başarı isterseniz, para harcamak yerine, emek harcayabilirsiniz. İyi dersler!