DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

Donsuz…

Son Güncelleme :

09 Ocak 2018 - 15:38

Donsuz…

 

Çok ilginç bir toplumuz. Mizah (Güldürme sanatı) anlayışımızdan tutun da, yalanlarımız, algılamalarımız, dolayısıyla tartışma nedenlerimiz bile farklı.

Algılama, tartışma, yalan konularını şimdilik bir kenara bırakıp bizim Keşan’ın Çamlıca Köyü’nde 13 yıldır düzenlenen Bocuk Gecesi’nden bahsetmek istiyorum.

“Bizim Keşan” dedim çünkü Amerika’da “Cadılar Bayramı” varsa bizim Keşan’ın “Bocuk Gecesi” var(!)

Doğrusu “Keşan” deyince benim aklıma ayran ve Keşan dublesi geliyor. Sizin anlayacağınız Keşanlılar ayranı sert içiyor(!)

Ayranı sert içen bir yere de böyle güldüren etkinlik ya da etkinlikler yakışır. Doğrusu Bocuk Gecesi bir Ortaçağ geleneği! Balkanlarda kutlanan bu gelenek göç ile birlikte bizim topraklarımıza kadar gelmiş.

İyi ki gelmiş hiç olmazsa biz Trakyalıları birkaç gün güldürüyor. Bocuk gecesinde herkesin evinde mutlaka kabak pişiyor. Kabak tatlısı, ince akıtma, kar suyunda haşlanmış mısır, armut, ayva, çekirdek, badem, kuzinede fırınlanmış yer fıstığı, ceviz gibi yiyecekler yeniyor. Şimdilerde nasıl “Rakı içilen eve bilmem kim girmez” diyorlar ya(!) İşte Bocuk denilen varlık ya da hayalet kabak pişen eve girmez, dolayısıyla kötülük yapamazmış(!) Gecede mutlaka akıtma yapılıyor ve eşe dosta ikram ediliyor. Bu arada beyaz çarşaf giyip, yüzünü zombi gibi boyamış genç, yaşlı birçok Çamlıcalı bocuk geliyor ayağına kapıları çalıyor, ya da pencereleri tıklıyor. Bütün olay bundan ibaret!

Genelde bilindiği için herkes gülüyor, eğleniyor. Bilmeyenler için zor. Düşünsenize hiçbir şeyden haberi olmayan bir misafiriniz geliyor. Gecenin bir yarısı sokakta dolaşan hayaletleri görüyor. İnsanın dili tutulur valla(!)

Bu arada yazı başlığımın bocuk gecesiyle alakalı olmadığı biliyorum. Başlık yazımın hem ikinci bölümüyle hem de mizah anlayışımla ilgili.

Sonra bahsedeceğim don, Don Kişot’un donsuz hali değil. Hepimizin kullandığı don yani iç çamaşırı. “Donsuz” demek her ne kadar “donu bulunmayan, don giymeyen” demek olsa da argoda beş parasız anlamında kullanılıyor. Nereden çıktığına gelince!

Bizim Süleymanpaşa’dan çıktı. Şöyle ki; Süleymanpaşa’da kayınpederinin hediyesi olan arsaya ev yapıp, sonradan tenekeden kaçak kat çıkan biri, sürekli gittiği kahvehanede “O arsayı kayınpederden satın aldım” diyormuş.

Bunu duyan kayınpeder! Her gün o kahveye gitmeye başlamış. Damadı gördüğünde ne diyecekmiş biliyor musunuz? “Ulan donsuz senin paran mı vardı!”

Duyunca çok güldüm. Dolayısıyla sizlerle paylaşmak istedim.

Ulan donsuz! Çok komik ya(!)

 

 

 

 

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.