
Bu yazıda yönetim kurulları için “Carver” İlkelerinden bahsedeceğim.
John Carver, “Fark Yaratan Yönetim Kurulları / Boards That Make a Difference” başlıklı kitabın yazarıdır.
Georgia Üniversitesi Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar Enstitüsü’nde çalışmıştır.
Önce bir giriş.
“BALIK BAŞKAN KOKAR”
John Carver ismini ilk defa Erdal Yıldırım’ın bir konuşmasında duydum.
Erdal Yıldırım, Türkiye’de kar amacı gütmeyen birçok dernek ve vakfın yönetim kurullarında bulunmuş, danışmanlık yapmış.
Deneyimlerini “Bana Yönetim Kurulunu Söyle, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim” başlıklı bir kitapta toplamış.
Dokuz bölümden oluşan kitabın adı kadar, bölüm başlıkları da ilginç.
Birinci bölümde yazar “Yönetim Kurulu Ne İş Yapar?” sorusunu yanıtlıyor.
Yazar, “Misyon: Efendiler, Odaklanın!” adını verdiği ikinci bölümde, kar amacı gütmeyen kuruluşlarının varoluş nedeni ve pusulası olması gereken, misyon hakkında önemli bilgiler veriyor.
Yıldırım, “Yönetim kurulunu tasarlamak” bölümünde “Neyi yapmalı, neyi yapmamalısınız?” sorusunu ele alıyor.
Yazar yönetim kurulu üyelerini 1-Para verenler, 2- Akıl verenler, 3-Zaman verenler diye gruplandırmış.
Ben bunlara dördüncü grup olarak 4- Akrabalar, hemşeriler ve arkadaşları da katıyorum.
Dördüncü bölümün başlığı “Balık Başkan Kokar”.
Bu bölüm, günümüzün CHP’sini anımsatan, bir başkanın tek başına bir kuruluşu başarıya götüremeyeceğini ama uygun koşullarda başarısızlığa götürebileceğini söyleyerek başlıyor.
Dört ve beşinci bölüm kuruluşlar için kritik öneme sahip yönetim kurulu başkanı ve profesyonel tepe yöneticilere odaklanıyor.
Altıncı ve yedinci bölümde, yönetim kurullarının program geliştirirken ve kaynak yaratırken nelere dikkat etmeleri gerektiği açıklanıyor.
Sekizinci bölümün tümü ise “Toplantı” konusuna ayrılmış.
Yönetim kurullarının en önemli çalışma platformlarının toplantılar olduğunu anlatan Erdal Yıldırım, bu konuya bir bölüm ayırmasının en önemli nedenini “Ne yazık ki toplantıları verimli bir şekilde planlamak, toplantılara hazırlanmak ve yönetmek konusunda karnemiz pek parlak değil” sözleriyle açıklıyor.
İddialarını kitabın sonundaki “Reçete: Denge” adını verdiği dokuzuncu bölümde bir araya getiren Erdal Yıldırım, bu bölümü “Yönetim Kurulunun İç Dengesi, Yönetim / Yönetişim Dengesi ve Liderlik Dengesi” olarak üç başlıkta anlatıyor.
Erdal Yıldırım “Sayın Başkan, Değersiz Üyeler” başlıklı yeni kitabı üzerinde çalışıyor.
“CARVER MODELİ” İLKELERİ NELERDİR?
Aşağıda Carver’ın ilkelerini bir politik partiye uygulayarak özetlemeye çalıştım:
İlke 1: Yönetim kurulu güven duygusu yaratmalı. Yönetim kurulu partiyi, masasında oturmayan ama etkilenen tüm üyeler ve seçmenler adına yönetir. Bu nedenle yönetim, partinin esas “sahipleri” olan üyeler ile ilişkisini kurmalı, sürdürmeli, netleştirmeli ve korumalıdır.
İlke 2: Yönetim kurulu tek sesle konuşur . Liderlik yapmak ve yetkili kararlar almak için, bir kurulun herhangi bir konuda tek söz hakkına sahip olması gerekir. Yönetim Kurulları bireyler olarak değil, bir grup olarak ele alınmalı. Yönetim kurulu, üyeler tarafından partiyi yönetme yetkisi verilen kurumsal bir varlıktır. Yönetim kurulu üyelerinin bakış açılarının çeşitliliğine saygı duyulmalı ve teşvik edilmelidir. Oylar nadiren oybirliğiyle alınır; ancak karşı oy verenler kurulun kararını kabul etmelidir.
İlke 3: Yönetim kurulu kararları ağırlıklı olarak politika kararları olmalıdır. Kararlar inançlarını, taahhütlerini, değerlerini ve vizyonunu somutlaştırmalıdır. Kurul dört kategorideki değerleri ele almalı: 1. Sonuçlar. Yönetim kurulu hangi sonuçlara, kimin için ve hangi maliyetle ulaşılacağını tanımlar. 2. İdari sınırlamalar. Kurul, Başkanın talimatı doğrultusunda, yöntem ve faaliyetlerin sorumlu bir şekilde personele bırakılabileceği sınırları belirler. 3. Yönetim kurulu-personel bağlantısı. Kurul, yetkiyi başkana nasıl devrettiğini, kuruluşun hedeflere ulaşma konusundaki genel performansını nasıl değerlendirdiğini açıkça belirtir. 4.Yönetişim süreci. Yönetim kurulu felsefesini, hesap verebilirliğini ve kendi işinin özelliklerini belirler.
İlke 4: Yönetim kurulu, herhangi bir kategorideki daha küçük sorunlarla ilgilenmeden önce, her kategorideki en geniş veya daha büyük politika sorununu çözmelidir. Yönetim kurulu, kurulun amaçları ve idari sınırlar “içinde” olduğu sürece, başkana diğer tüm seçimleri yapma konusunda tam yetki vermelidir.
İlke 5: Yönetim kurulu sorunları tanımlamalı ve çözümü için uygun kişilere yetki vermelidir. Çözüm odaklı olmak yerine bir şeylere tepki gösterip kalmak, yönetim kurullarının önemsiz şeyler içinde boğulmasına neden oluyor.
İlke 6: Sonuçların belirlenmesi yönetişimin temel görevidir. Herhangi bir organizasyonun gerekçesi, ne gibi bir fark yaratabileceğinde yatmaktadır. Bir siyasi parti dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için vardır. Amaçları, onun varlığının nedenidir. Amaçların dikkatli ve akıllıca seçilmesi, güvenilir liderliğin gereğidir.
İlke 7: Kurulun personel üzerindeki kontrolü, kural koymak şeklinde değil, sınırları belirlemek şeklinde olmalıdır. Amaçlar ve araçlar arasındaki ayrım, yönetim kurulunun kendisini önemsiz şeylerden kurtarmasına, açık ve güçlü bir şekilde yetki devri yapmasına ve dikkatini büyük amaçlara yöneltmesine olanak tanıyacaktır. Amaçların yanı sıra, yönetim kurulu aynı zamanda kurumun kendisini yönetme şeklinden de sorumludur.
İlke 8: Bir Kurul, kendi ürünlerini ve süreçlerini tasarlamalıdır. Yönetim kurulunun nasıl davranacağı, işini nasıl yapacağı ve kendi performansını nasıl değerlendireceği belli olmalıdır. Yönetim kurulları çalışmalarına yön veren ilkeleri açıklamalı ve bunlara sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır, aksi takdirde yönünü şaşırmış görünebilir.
İlke 9: Bir Yönetim Kurulu, başkanla hem güçlendirici hem de güvenli bir bağlantı kurmalıdır. Organizasyondaki hiçbir ilişki yönetim kurulu ile Başkan arasındaki ilişki kadar önemli değildir.
İlke 10: Başkanın performansı izlenmelidir. Yönetim kurulu, Başkanına belirli idari sınırları ihlal etmeden belirli amaçlara ulaşmasını söylediğinde, başkanın performansı, bu amaçlar ve sınırlara göre kontrol edilir.
SONUÇ
Carver’ın ilkeleri yönetim kurullarının dikkat etmesi gereken noktaları işaret ediyor.
Ben, konuyu CHP Süleymanpaşa İlçe Yönetim Kurulu toplantılarındaki gözlemlerime bağlayayarak sonlandıracağım.
İlçe yönetim kurulu üyeleri, çoğunlukla ilçe başkanının arkadaşlarından oluşan “blok” listeyle seçilir.
Kurulda başkanın dediği olur, parti üyeleri, yani partinin gerçek söz sahipleri, hiç dikkate alınmaz.
“Yönetişim”, çok yabancı bir kelimedir.
İki saat süren toplantılarda, köfte paralarını kim ödeyecek, filanca ne demiş, kim kime hakaret etmiş gibi konular dakikalarca konuşulur.
Bu verimsiz duruma çare olarak, gündem maddelerinin, o konuyu bilen veya ilgi duyan üyelerce, küçük gruplar halinde, ayrı odalarda 20-30 dakika tartışılması ve sonuçların beşer dakika sürelerle tüm gruba açıklanması önerilebilir.
Bundan başka, kurula her hafta sırayla bir üyenin başkanlık etmesi, internet üzerinden toplantılar, her hafta bir tema üzerine üyelerin hazırlıklı geldiği, eğitici tartışmalar, bir konuda uzman sunumları, delegelerin ve rastgele seçilmiş üyelerin katılacağı genişletilmiş toplantılar gibi yaklaşımlar verimliliği ve çeşitliliği arttırabilir.