Bir kimse elli yaşına kadar ne yaptıysa, 50 ile 75 yaşları arasında da aynısını yapabilir.
Yani ömrümüzün ilk 50 yılı ile onu izleyen 25 yılı birbirine eşit olabilir.
Yine yani 50=25 olabilir.
İnanmıyorsanız gelin bir hesap yapalım:
Hayata ancak yirmili yaşların ortasına doğru atılabiliyor ve ne yapıyorsak o
yaşlardan sonra yapıyoruz. Öyle değil mi? Bu da demektir elli yaşına kadar yaptıklarımızı gerçekte 25 ile 50 yaş arasında yapmış oluyoruz.
Şimdi de bu iki 25’lik zaman dilimi arasındaki farka göz atalım. Bunu yaparken 25’inci yaş ile 50’nci yaş arasına İkinci 25, 50-75 arasına da üçüncü 25 diyeceğiz:
İkinci 25’teki (25-50 arasındaki) çalışma performansımız, yaratıcılığımız, enerjimiz, dinamizmimiz, aktivitemiz üçüncü 25’e (50-75 arasına) göre elbette daha fazla. Burası tamam. Buna hiç itirazımız yok.
Peki, ikinci 25’in daha başka avantajı var mı? Ha, bir de cinsel aktivitenin yüksekliği ile sağlık riskinin azlığı var. Yani hepsi de bir bakıma fizikî olan artılar.
Özetle ilk 50’nin, ondan sonra gelen 25’e göre şu avantajları var:
1.Beynin yaratıcılığı,2.Ruhsal enerji, 3.Yenilikçilik, 4.Cinsel aktivite, 5.Fizik gücü.
Bir-iki tane de siz ekleyin.
Peki, ilk 50’ye (daha doğrusu ikinci 25’e) göre üçüncü 25’in ne gibi artıları var, şimdi de ona bakalım:
1.Tecrübe, 2.Bilgi birikimi, 3.Sabır, 4.Sağduyu, 5.Sâkinlik, 6.Bilinçlenme, 7.Hoşgörü, 8.Olgunluk, 9.Dengeli ve ölçülü oluş, 10.Hayatı ve insanı tanımış olmak, 11.Manevî duygular güçlenmiş olması, 12.Gerçekçilik, 13.Disiplin, 14.İstikrar
Dahası bir başka sonuç daha çıkıyor buradan: 25=50 yanlış. 25, 50’den daha da büyük olabilir. Zira ilk elli yılda yaptığımız çalışmalardan daha fazlasını 50 ile 75 yaşları arasında da yapabiliriz.
Hele bir de seksen, doksan ve daha fazla yaşayabilirsek, ilk elli yılda yaptıklarımızdan daha da fazlasını yapabiliriz demektir 50 yaşından sonra.
Geriye kalıyor kol ve bacak gücü, pazu kuvveti,lekesiz cilt, filan…
İyi de siz boksör müsünüz, halterci mi, maraton koşucusu mu?
Nitekim “Kırk yaş gençliğin yaşlılığı, elli yaş yaşlılığın gençliğidir,” diyor bir Fransız atasözü.Yanlış mı?
Öyleyse yaşlılığın gençliğini bari ıskalamamalı. Ve unutmamalı ki ağaçlar bile her yaşta çiçek açar.
Yine öyleyse tıpkı eskimiş çoraplarınızı attığınız gibi, eskimiş düşüncelerinizi de atın!Hem de daha fazla geç kalmadan.
