ENTELEKTÜEL BAŞKANIN KUŞ YUVALARI
————————————————————-
Bir laf tutturulmuş gidiyor; Ekrem Başkan çok entelektüel, diye! Entelektüel nedir, nasıl oluyor desem; tam olarak karşılığını bende veremeyeceğim. Sanırım, bilgili, görgülü, dersek yanlış olmayacak.
Bir de, moda aydınlarımız var; yani anlarıyla şanlarıyla ENTEL kişiler. İşte, tam da burada yanılgıya döşüyorum. Bizim övgülerle söz ettiğimiz aydınlar; entelektüel sandıklarımız bizi kandırıyor olmasınlar? Hatta kendilerini dahi?
Kuş yuvaları projesinde gördük. Öncelik hayvanlar, doğa değil. Çünkü takılan kuş yuvalarına bir tek kuş girmediği gibi; o günden sonra serçeler şehrimizi terk etti. Gerçekten büyük tesadüf; birkaç yıldan bu yana şehrimizde serçe görmüyorum.
Bu terk ediş, hatta tükeniş şehir kargaşası içerisinde adları, sanları bile bilinmeyen kenarda köşede yaşayan; kimi tarafından; daltaban, kimilerimiz tarafından deli kabul edilen insanlarımız da yok olup gidiyor. Şehir, kendi renkli insanlarını; tıpkı özenle oyulmuş; oyma kapılı ahşap binalarını kaybettiği gibi kaybediyor…
Bir yandan da entelektüel insanlarımız artıyormuş! Niçin? Şehrimiz heykellerle doluyor. Peki, ama heykel sanatına tam olarak destek veren; kendi heykeltıraşlarımızı, heykel atölyelerimizi destekleyen kaç düşünür, yönetici tanıyorsunuz?
Ahşap oymacılığından geçinmeye çalışan Mustafa Beyi bile seyyar satıcı sanıp oradan oraya kovalayan zabıtaları, zabıta müdürünü ve onlara destek veren yöneticileri düşününce…
Şehrimize ekilen çiçeğin haddi hesabı yok. Bu çiçek tarhlarına küçük tabelalar asılıp, çiçek isimlerini düşünen bir moda aydın bile olsa; ne çok işe yarar. Ağaç isimlerini, çiçeklerin isimlerini tanıdan tabelalar; gençlerin hayal gücünü, yaratıcılığını ve çevre bilincini bile geliştirir.
Güzel şeyler oluyor bu şehirde. Heykeller, klasik müzik e müziğin her çeşidi adına… Onun yanında, bu güzellikleri bir türlü sahiplenemeyen şehir halkı… Haberdar mı edilmiyor, ulaşamıyor mu?
Affedersiniz ama hiçbir şehir yöneticinin umurunda bile değil. Biz yaptık; oraya buraya afiş de yapıştırdık; duyan duyar; duymayan duymaz! Entelektüel yönetici böyle olur. Demokrasi şampiyonu kesilirler de, bir türlü halklarıyla yüzleşmek, insanlarıyla dertleşmeyi beceremezler; çünkü kopmuşlar…
İnsanlardan uzağa savrulmuşlar… Bu da bir ceza olsa gerek; entellikten kurtulamayanlara; bir ceza…
CADDELER, SOKAKLAR ve KALDIRIMLAR!
————————————————————–
Neredeyse tamamı yapıldıktan sonra hiç ellenmemesi gereken kutsal bir nesne, eşya gibi kaderine bırakılıyor.
Bu yerlerin bir kısmı Büyükşehir Belediyesinin, diğer kısmı da Süleymanpaşa Belediyesinin sorumluluk alanına giriyor. Buradan; bu köşeden kim bilir kaç kez; sokak, cadde ismi vererek yazmış olsak da; her iki belediyenin de bu sorunlar yokmuş, önemsizmiş gibi olmasına hiçbir akıl açıklaması yapamıyorum.
Bir kurum; yönetici ve çalışanlar bu kadar mı şehir planından uzak olur? Şehirciliğin istikrar, devamlılık ve insan huzuruyla iç içe olduğunu bildiklerini sandığım bu insanların, bilmiyormuş, görmüyormuş gibi davranmaları; hangi sözcükle açıklana bilinir?
İşleri başından mı aşkın? Zaten asıl işleri; şehrin, sokakları, caddeleri, kaldırımları, parkları, sosyal hayatı değil mi? Buradan, bu köşeden bir yeri ismiyle daha duyurmak istiyorum;
Adıyla, şanıyla Yunusbey Caddesi; 50.Yıl Ortaokulunun önünden geçen; bir kolu Hükümet Caddesine çıkan merkez mahallelerimizin en merkezinde olan bir cadde…
Yunusbey Caddesi daha çok yeni; yapılalı birkaç ay oldu. Caddenin çok önemli bölümü; çöktü! Olacak iş değil! Herhangi bir malın bile bir, iki yıl garantisi varken; Tekirdağ Belediyelerinin müteahhitlere ihale ettikleri caddelerin, sokakların bir garantisi, anlaşması yok mudur?
Bu işin takibini yapan belediye birimleri açıkça suç işlerken; belediye başkanlarımızın sessiz kalışını anlayan varsa beri gele…