![TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–259](https://habertrak.com.tr/wp-content/uploads/2017/03/GÜVEN-SERİN.jpg)
KENT KONSEYİ UMUT DOĞURDU
—————————————————
Umutların canlı olması, yaşamın içerisinde ki canlılığın da habercisi olduğu bilinen bir gerçek! Kent Konseyi umut doğurdu, sözcüğü ne kadar doğruysa; Tekirdağ Kent Konsey Binasında, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Ev Sahipliği; kentimiz için hayati olan, tarihi, sosyal, ekonomik hayatın kalbine dokunmak, kalbi tekleyen şehrin yaşamsal alanlarından söz etmek, gündem belirlemek ve aynı zamanda; bu işin başında bulunan insanların daha heyecanlı ve kararlı yol almaları adına oldukça yapıcıydı…
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak; “Herkese Merhaba!” seslenişiyle başladı. Belli ki heyecanı, oradaki insanlar gibi; oldukça samimi ve ortada. Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat; yine ağır adamlık anlayışıyla en son ve geç gelenlerden…
Kent Konseyi, Başkan Mehmet Ali Işıkgör ve çalışma arkadaşları; neredeyse tam kadro oradaydı. Büyükşehrin Belediyesinin ilgili Daire Müdürleri; Bu düzenlemenin de baş mimarı; İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Dilşat Ergin ve ekibinin gayretlerini neredeyse göreve geldikleri zamandan beri takip ediyorum.
Büyükşehir bu konuda ilgili bütün daire başkanları, müdürleriyle oradayken; Süleymanpaşa neden tüm meclisiyle orada değildi; anlamak mümkün değil… Oysa bu konular; hayati bir mesele gibi; ıssılaşan, ölü bir şehir haline dönüşen yaşam alanımızı; tarihi, doğası, sosyal ve turistlik alanlarıyla ortaya çıkartmak; kent devrimlerini ardı ardına yapmak zorunda olduğumuz biniyorken; onların bu tür etkinliklerden uzak kalması anlaşılıyor gibi değil…
Dedik ya; Kent Konseyi Umut; hatta umutlar doğurdu. Aynı zamanda kamerayı yakına tuttuğunuzda, teleskop ve diğer aletlerinizi çalıştırdığınızda oldukça ilginç, değerli veya mizahi görüntüler yakalamak; mümkün. Herkesi, bu olumlu çalışmaya, değerli katılımcıların ve bu projelerin tanıtımları adına davet edilen konuğun; Burçak Madran’ın sunumlarına; katiyen, en ufak bir gölge düşürmeden anlatacağım.
Kadir Bey’in herkese günaydın, seslenişi 1987 yılında çok sevilerek izlenen; Günaydın Vietnam filminde Robin Willams’in seslenişi kadar sıcaktı.
Müzecilik adına hayati bilgiler veren Burçak Mardan; n, bilgi, deneyim; çağdaş müzecilik ve yaşamsal şehir gerçekleri adına paha biçilmez bilgiler sundu. Burçak Madran’ı buraya davet eden, onunla çalışma arzusunu, olanağını yaratanları, yaratacak olanları KUTLUYORUM.
Bu kutlamayı, yapar yapmaz da şu soruyu şehir insanı adına sormadan edemiyorum! Bu şehirde müzecilik adına ve daha ucuz imkânlarla yardım edenler, edecek olanlar; hatta gönüllü hizmet vermeye çalışanlara; davet var mıdır? Sürekli dışa bağımlı; sanatını, sanatçısını, mimarını, mühendisini her daim dışarıdan getirterek de çarkın işleyeceği ama çok daha pahalıya olacağı; ayrı bir konu, yazı, düşünme meselesi…
Her mekanın; özellikle anıtsal özellikler taşıyan yerlerin müze olmaması gerektiğini;her aklına gelenin müze açtığını,bu işlere gerekli gereksiz çok büyük paralar harcandığını ve daha sonra açılan bu yerlerin belediyelere büyük yük olduğunu söylemesi;gerçeklikle,ahlakla,saygınlıkla örtüşen nitelikler taşıyordu. Kısacası; Madran’ı sunumu aynı zamanda bir UYANDIRMA sunumuydu.
Zaten felsefesinde de şu yedi kavram öne çıkıyor; Öğrenmeye Başlamak. Aramak. Bulmak. Özgürleşmek. İnanmak. Güvenmek ve Paylaşmak!
Bu tür kavramlara uzak insanlar, yöneticiler; her daim patinaj yapmaya mahkûm; bence… Can alıcı tespitler, çalışmalar, yarım kalan, henüz başlamamış ama Tekirdağ için nice öncelik, olmazsa olmaz ortaya kondu. Kent Konsey’in Kültür ve Tarih Grubunun çok iyi hazırlandığın; şehri yaşanır hale getirme telaşları, coşkuları hepsinin yüzünden okunuyordu. Şaraphane Fabrikasının kaybedilmesi; şehir markası olan bu yerin, bütün eşyaları, tarihi, hatıralarıyla taşınması; Yine Kent Konseyi Kültür ve Tarih Grubu tarafından dile getirildi. Öğretmen Evinin İĞRENÇLİĞİ de… Bugünkü Orduevi’nin eski bir kilise yerine yapılmasını, üzerinde toplantı yaptığımız kent konseyi binasının da tarihi bir hamam yerine yapıldığının; hüzünlü hikâyeler…
En ilginç olansa; Şaraphane’nin yok ediliş açıklandığında söz alan Kadir Başkan’ın ellerini ovuşturarak; “ Burası benim kanayan yaram!” demesi ve o der demez; hemen sözü alan Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat’ın;” Biz bir adım attık; en azından çekirdek mekânı korumak, kurtarmak, yaşatmak istiyoruz.” Diyerek, satranç oyuncusu olduğunu göstermesi; çok önemli anlardan…
Dilşat Hanım kendi değerli sunumlarını; Miras Atölyesi çalışmaların anlatırken; yaptıklarını, yapamadıklarını, yapacak olanları sıralarken, Kent Konseyi Kültür ve Tarih Grubunun da yaptıklarını orada öğrenmiş olduğunu; “ sizlerin de bu konuda çalışmanız olduğunu bilmiyordum.” Demesi ayrı bir gülümseme konusuydu; oysa çalışmaları aynı amaca hizmet ediyor ve aynı birime; Büyükşehir Belediyesine bağlılar…
Ortada bir günah keçisi vardı; Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü; neredeyse bütün aksayan projelerin arkasında, önünde o varmış gibi görünüyor. Neden; Bu kurulun Tekirdağ şubesi yok? Sorusuna doyurucu bir cevap yok. Çünkü sağlam bir dayanışma, istek, siyasi ve yöneticilik sanatıyla bu işin arkasında koşan yok…
Geride kalanlar; Tekirdağ hepimizin gerçeği… Tekirdağ, ulusal ve uluslar arası bir kent olabilmek için tarihe, doğaya ve hikâyelere sahip… Burçak Madra’nın dediği gibi; bu kentin, mekânların hikâyelerini ortaya çıkartmalıyız…
Bir müjdeli haberse; toplantı biterken geldi. Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Hacı Aslan; Hayrabolu’da kurulacak Tarım Müzesinin müjdesini verdi.
Bu değerli toplantının; hatta panelin en sıkılan adamı; Başkan Yardımcısı Şeref Çetin oldu. Sıkça, sigara molasına çıktı; yani toplantının önemi, sigaranın veya açık hava yalnızlığının gerisinde kaldı…