SÜLEYMANPAŞA BELEDİYESİ HALKI CİDDİYE
ALMAK ZORUNDA!
Kıyamet gibi şikâyet yağıyor. Belediye görevlilerine ulaşamayan, ulaşıp da netice almayan insanların dertleri oldukça önemli! Halen bitmeyen sokak, kaldırımlar yağmurlarla birlikte çamur deryasına dönen sokak ve caddeler…
Eskicami, Devlet Hastanesi yakınlarında oturan tanıdıklar telefonla arıyor. WhatsApp’ına bakar mısın? Diye sesleniyorlar. Sokaklarının, kaldırımlarının çamur içerisinde ki görüntüleri…
İnanılacak gibi değil. Hangi planın, insan onuruyla, huzuruyla yana yana yürüyeceğini bir türlü merkeze almayan belediyemiz; hatta belediyelerimizin soylu yöneticileri; sadece görünen, görüntü vermeleri gereken yerde, tiyatroculara rakip olacak roller içerisinde günü, geceyi kurtarma telaşını yaşıyorlar.
Bu kadar plansızlık olur mu? Düzen, istikrar bu kadar zor mu? Bu işlerin matematiksel, istatiksel ve sosyal tarafı bilinen manada ilimden, samimiyetten, akıldan geçiyor.
Aklı ön planda tutup da insanların, halkın aklıyla alay etmeyi; eden insanları bir türlü anlayamıyorum. Güzel fırsatlar yakalamışsınız; ölümsüzlük itibarını, maneviyatını, maddiyatını altın tepsiyle sunmuşlar size. Sizler ne yapıyorsunuz? Samimiyetin “S” si bile görünmüyor ortada…
Halktan, yanlışlıklardan özür dileyip bir daha tekrar edilmemesi gerekirken; duymamak, görmemek; ne hazin bir tablo…
Caddesinde, sokağında ki çamurlara, gayriciddî çalışmalara dayanamayan bir esnaf Süleymanpaşa Belediyesi Başkanı Sayın Eşkinat’dan randevu almış. Durum anlatmış; çektiği çamur deryasının fotoğraflarını göstermiş.
Ekrem Eşkinat; her zamanki soğukkanlılığıyla ilgili yerleri arayıp, burada ki sorunların, yol çalışmalarının ne zaman biteceğini sormuş. Cevap olarak; “ üç gün” sözünü almış. Şikâyete gelen esnaf vatandaşa “ üç gün daha çekeceksiniz” deyip başından safmış.
İncelik, nezaket ve yönetici sezgisi tam burada gerekli işte! Aylardır çamur içinde yaşayan bir bölge insanı; artık dayanamaz hale gelmiş. Bir kahve, bir özürle onurlandırılıp, onunla birlikte sorunu yerinde görme çabası; kimbilir kaç insana teselli, gönül olma veya dayanma umudu verecekken; özgüvenin fazlası; Zürafa’nın düşkünü, beyaz giyer kış günü, şarkısına benzer.
FEN İŞLERİNİ GÖREN VAR MI?
———————————-
Halk, yani şehrimizin insanları, kuytu köşelerde, eğri büğrü sokakların çıkık, sallanan taşlarının hemen yakınlarında söylenip duruyor. Kendi kendine veya yakınında ki insana; bir şeyler anlatmak istiyor da; esas anlatacak yere anlatmıyorlar.
Kaç insanın tökezlemesine, son anda düşmekten kurtulmasına tanıklık ediyorum. Neredeyse her gün… Halk, kendi arasında Süleymanpaşa Belediyesini topa tutsa da, Süleymanpaşa Belediyesi Başkanı, Meclis Üyeleri öyle bir rüzgâr yakaladılar ki; sanırsınız sihirli cin hepsinin üzerine şirinlik suyundan serpmiş…
İnanın bu insanların bu şehirde yaşadıklarından şüphe duymaya başladım. Bu kadar güzel işler yapma heyecanı yaşarlarken, yapılanın, kırılanın, dökülenin onarılmamasını yazmaktan vazgeçmeyeceğim belli olmasına rağmen; kendi kendimden de şüphe eder hale geldim.
Acaba; bu çukurlar, kazılıp kapanmayan, atış döşendiği halde, altı boşalan sokakların, kaldırımların bu durumda olması; “Nazar Değmesin” diye bir totem midir? Çünkü o kadar güzel şeyler yapmaya çalışıyor ki bu ekip; belki de ardından, bu tür yerleri bir koruma kalkanı veya halkı uyanık tutma adına yapıyor.
Bunca yazı yazıldı bu konuda. Köşemden, gazetenin ön sayfalarından, fotoğraflarıyla nice dikkat çekilmek istendi.
Acaba; bu işi yapacak bölüm mü kapandı? Fen İşleri artık bu işlere bakmıyor mu? Basın ve Halkla İlişkiler, gazetelerin yazdıklarını önemsememe gibi bir hastalığa mı tutuldu? İmar ve Şehircilik Müdürlüğü de hiç oralı olmuyor demek ki?
O zaman bütün bu düzensizliğin giderilmesini, onarılmasını kimden isteyeceğiz? Yoksa bazı yerlerde olduğu gibi; halkın kendisi kendi sokağını, kaldırımını mı onarmaya başlamalı? Yoksa mahalle muhtarlarına mı yalvaralım?
Süleymanpaşa’nın şirin yüzlü değerli yöneticileri; yürürken bu sokakları, kaldırımları kullanmıyor musunuz? Yoksa sizlerin biricik görevi sadece açılışlarda yeni şeylerin önünde rol yapmak mı?
Bu halk sizi topa tutuyor tutmasına da; menzilleri kısa! Bir de bizim insanımız; mahcup etmeyi sevmez. Ta ki bıçak kemiğe dayanana kadar… Hâlbuki uygar toplumlar, sokağından, caddesinden, kaldırımlarından, parklarından sorumludur. Çünkü bütün bu saydıklarım uygar toplumun kendi malıdır.
Bir gezici ekip; yani sokak ve kaldırım ekibi; günde onlarca yer yapabilecekken; bu kadar gamsız olmak; anlaşılır gibi değil… Doğru rakipler lazım size! Tıpkı, sıkı, şehrine sahip çıkan halk gibi; Sarılacak ki şehrine, işini yapmayan yönetici, mamur dışarı çıkmaya utansın…