MERDİVENLERİN DİLENCİLERİ HİÇ BİTMİYOR
———————————————————–
Tekirdağ’ın en önemli yerlerinden birisi olan merdivenleri; bir türlü çekici, temiz ve huzurlu yapamadık. Ortasından geçen; güya şelale niyetine açılan dere; bir türlü akmayan şelale; masraflı diye sıkça kaderine bırakıldı.
Burası, şehrin giriş kapısı gibi bir yer. Sahilde duran araçlar; çok daha güzel olabilecek bir bulvardan geçip merdivenlerle şehrin merkezine çıkıyor. Aslında şehrin klasik manada geçmişini anlatan, hatırlatan veya geçmiş ile günümüz arasında çok değerli bir kapı olacak bir yerken; orası terk edilmiş gibi…
Bu yer, şehrin merkez düzenlemeleri içerisinde burasının da kazandırılma, yenilenme planları olduğunu biliyorum. Ama ne zaman? Şehir turizmini çoktan kaybetti. Tekrar kazanmak, turizm konusunda çok ileri gitmiş memleketleri, kentleri iyi analiz etmeyle mümkünken; halen basamaklarımızı bile kurtaramadık.
Gündüz ayrı bir yer haline geliyor. Dilencilerin nöbetleşe durduğu hatta neredeyse dilence bölgesi gibi bir yer haline gelen Tekirdağ merdivenleri; gece olunca başka bir karanlığa teslim oluyor.
Çoğu zaman yanmayan aydınlatma lambaları, gelişi güzel ekilmiş ağaçların etkisi; korkulu bir yer haline gelmesine neden oluyor.
Şehir insanı bile gecenin belirli saatleri şehrin merkezine, sahiline inmezsek, bu şehre turisti nasıl çekeceğiz? Onun para harcamasını, dolaşımını nasıl sağlayacağız?
Merdivenlerin dilencilerini bütün şehir insanı, şehrinden sorumlu olan memuru, yöneticileri biliyor olsa da susmayı, görmemeyi tercih ediyorlar. Bunun sebebi; dilence sevgisi midir; yoksa taşın altına elini koymamak mıdır? Bilen varsa beri gele…
ZABITA KÖŞKÜNÜN ZABITALARI!
———————————————-
Sahilde ki zabıta binası; halkın yeni isim verdiği haliyle; zabıta köşkünün zabıtaları herkesin dilinde. Neredeyse gün yüzü görmeden, kendi köşklerine kapanmış bu üniformalı insanların tam olarak şehre katkıları sıklıkla dile geliyor.
Kim tarafından? Halk tarafından… Bu konuda sıkça gece hayatı olan insanlarla sohbet ediyorum. Çünkü şehirleri şehir yapan etkenlerden birisi de gece hayatı olduğunu düşünüyorum. Bizim şehrimizde ki esnafın bir derdi de geceleri insansız kalan, meydanlar, sokak ve caddeler yüzünden erken kapatmaları.
İnsanların ortak derdi şu! Kadınlar, kızlar kendi başlarına şehir merkezinde gezememesi, sahile inememesi üzerine yorumlar yapıyorlar. Baktığında bunun doğruluk payı da var. Şehir insanının gezmeme nedenleri tam olarak irdelenmeden sadece bir tek nedene yüklemek doğru görünmüyor.
Nedenlerden sadece birisi; güvenlik olması da mümkün görünüyor. Zabıta köşkünün sahilde olması, içerisinde bir sürü zabıtanın bulunması, insanları rahatız ediyor. Çünkü insanlar yaşadıkları yerde, özellikle gece çökünce, insan sayısı azalınca kolluk kuvvetlerini görmek istiyor.
Can güvenliği her şeyin üzerinde geliyor. Şehrimizde büyük olaylar olmuyor görünse de, tenhalık insanlar üzerinde; özellikle kadın ve kızlarımız üzerinde etki yaratacağı, yarattığı bilinen bir gerçek.
Halktan birileri; yani bu şehirde yaşayıp bu şehirde tüketen, hizmet veren oy kullanan insanlar; zabıtaları sosyal yaşamın her alanında ve düzenli görmek istiyorlar. Belki de bu göremiyiş, onları zabıta köşküne cephe almalarına neden oluyor. Sanki orada oturan zabıtaların bir eli yağda, bir eli baldaymış gibi…