ESNAF ODOLARI HANEDANLIĞI
———————————————-
Hanedanlıklar insanlık tarihinde çok önemli yer tuttuğu bilinen bir gerçektir. Mısır Krallıklarından tutun da, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı Hanedanlıklarına kadar…
İnsanlığın buluşu, sosyolojik gerçekleridir. Varlıklarını yok saymamız düşünülemez bile! Hepsinin çıkış, yayılış ve yaşam süreleri; yine insanların sosyal, siyasi, ekonomik, askeri ihtiyaçlarıyla alakalıdır.
Ya esnaf odaları? Bunlar da esnafın sorunlarını, esnafın gelişmelerini yakından takip etmek, onların karşılaştığı problemleri, aşmalarında yardımcı olmak amaçlı kuruldukları halde; bu odaların başına gelenlerin hanedanlık mirasını devralmaları gibi bir daha koltuklarından inmemeleri; ne anlama geliyor?
Koltuk çok mu tatlı? İmkânları, itibarı fazla mı? Bir gücün karşılığı; kurumsal, siyasi ve toplumsal bir taht misali demokrasinin harika sultanlığı gibi bir yer haline gelen oda başkanlıkları…
Oda Başkanları birer birer seçiliyor. Aynı isimler ve aynı söylenceler… Değişen, değişecek hiçbir şey yokmuşçasına… Belli siyasi görüşe sarılanlar; özellikle iktidarın tarafında görünenler; belli kişilere de itaat ettiklerinde; Yani onay alıyorlar…
Neredeyse rakip, rekabet yok gibi… Esnaf Odalarının bayatlamış, çürümüş vaziyetlerini üyeleri takip etmez oldular… Seçilecek kişiler tarafından neredeyse bin bir rica ile gelen; esnaf kişiler-kişicikler; çoğu zaman neye elini bile kaldıracağını bilmeden; onaylıyor, seçiyorlar.
Oda seçimleri, seçmenlerinin de ne hale geldiği gerçek bir Hoca Nasrettin fıkralarına girmeyi hak ediyorlar.
Odalarda okunan bütçeler, içerikleri; harcama kalemleri kimsenin ilgisini bile çekmiyor. Kim, nereye, kaç para harcamış? Harcamaları hangi esnaftan yapmış? Düşüne biliyor musunuz sevgili dostlar; odaların, belli kurumların alış veriş yapacağı yerler bile; önceden belirleniyor.
Mesela; Oğuz Kırtasiye? Buraya yönlendirilen kırtasiye harcamaları; ticari olmaktan öte siyasi bir kaygı ve baskının sonucu olduğunu bilmeyen kaldı mı?
Kefalet Kooperatif Başkanlığına Seçilen Ali Rıza Eti; tekrarın tekrarı olmaya başladı. Başka yerlerde de başkanlık görevini yapması; yapacağı bu yerlere olan katkısı düşünülünce insan şaşırıyor.
Bir koltuğa bir değil, iki değil; belki ikiden fazla karpuz sığdıran başkanların hünerleri arttıkça artıyor. Seçime geliyoruz diyerek demokrasinin zayıf taraflarını iyi bilip, gücün gücüne yapışıp; hanedanlık kültürünü meslekleştiriyorlar.
Ne diyelim; bu hünerli başkanları ancak tebrik edebiliriz! Demokrasinin zayıf karnı, insanlarımızın ilgisiz tarafı, meydanın boş kalması ve odaların çürümesine, üyeleri için yenilik, heyecan yaratamamasına seyirci kalan siyasetçilere, bürokrasiye de sessizce şapka çıkartayım…