DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–277

Yayın Tarihi: 05 Şubat 2018 | Son Güncelleme :

05 Şubat 2018 - 11:38

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–277

 

KONUŞAMIYORUZ! KONUŞTUKÇA BATIYORUZ!

——————————————————————

Edebiyatı, sadece birkaç kelime, bir iki dize sanmanın, bu kadar çok kitap yayını varken, araç sayısında takılı kalmanın, kendi ülkesini tanımadan, Uzakdoğu, Kuzey Ülkelerinin peşinde at koşturma düşüncelerinin karşılığı bu olacak; büyük kısırlık!

Yeni kurulan yerel televizyonumuzda orta yaşlı yapımcı, dört genç kızı ağırlıyor. İkisi, Yelken Sporu dalında Balkanlarda Şampiyon olmuş, diğerleri yeni kurulan kadınlar futbolu içerisinde iki genç kızımız.

Program yapımcının görevi, televizyonuna haber yapmanın yanında, şehrimizi temsil eden bu değerlerin, yeteneklerin ortaya çıkması, daha fazla insanımız tarafından tanınmasının yanında, gençlerin hak ettikleri onuru da verilmesi adına didinip durdu!

Yelken Sporunda başarılı olanlara ikide birde; “ Şampiyon; söyle bakalım!” Her seslenişlerinde kızlar daha da kasıldı. Bir kelime; sözcük bu kadar mı baskı altına alınır! O kızların ismi yok mu?

Edebiyat yoksunluğu; her alanımızı sarmış durumda. Kanserin tedavisi nasıl ki hastanelerden geçiyorsa; konuşamamak, anlaşamamak, iletişimden eksik olmanın yolu da, ilk önce ailelerde, okullarda ve daha sonra, her boş kalışımızda okunacak bir hikâyenin, şiirin, masalın, olayın içerisinde olmaktan geçtiği bellidir.

Genç kızlara sorulan her soruda; kasılmaları bir yana onların da yeterli sözcük derinliğine sahip olamamaları; en başarılı oldukları yelken sporunu bile anlatamamaları, çaresiz, kısır, anlamsız cevaplar vermeleri adına derin bir üzüntü duydum.

Heyecanlı değillerdi. Olmalarını da anlarım. Bütün mesele; programı hazırlayan, yapan veya programa çıkan gençlerimizin; yarım, yamalak sözcüklerle anlaşma çaresizliği içerisine düşmemizden başka bir şey değil.

El birliğiyle, toptan bir kısırlık içerisine girmiş durumdayız. Sözcükleri ne kadar kısaltır, edebiyatı, insan sosyolojisini ne kadar dışlarsak; kendimizi, yaptığımız işi de o kadar anlatamama sıkıntısı yaşarız; yaşıyoruz…

TEKİRDAĞ ŞEHİR TİYATRORLARI HAYAL Mİ?

—————————————————————

Çoğumuzun bildiği bir tekerleme vardır; İki komşunun karşılıklı konuşması. Komşu komşu hu/ Oğlun geldi mi/Geldi/Ne getirdi/İnci boncuk/Kime kime, derken kara kedi de devreye girer. Nerede olduğu sorulunca; işte o zaman başlar; oyun içinde oyunun tadı veya kurnazlığı.

Kara kedi bir türlü bulunamaz; çünkü ağaç, balta, yangın süreci; yok oluşa kadar gider…

İşte tam da burada; Tekirdağ’ın sosyal, kültürel hayatı düzene girmemiş bir şekilde; gezgin bir ruha sahip, panayır algısıyla yönetilmeye çalışılıyor.

Bu şehrin şehir tiyatroları olmalı! Her akşam, farklı oyunların oynadığı; en azından üç sahnesi! Şehrin kalkınması sanmayın ki kurulacak yeni, yepyeni ve çok lüks dairelerle olacak! Bu yanılgı sizleri aldatmasın sakın!

Şehri, uygar bir kent görünümüne taşıyan birçok etken var. Meydanları, ahşap ve taş kültürüne; yani tarihe verdiği önem! Sağladığı katkı! Ve olmazsa olmazı olan şey; kütüphanelerinin yakınında, tiyatro binaları…

Bu şehrin yöneticileri biraz samimiyse, halkın kabuk bağlamış heyecanını ve kalın ümitsiz kabuğunu kırmak, coşku ve heyecan yaratmak istiyorlarsa; artık bu tür projeleri lüks olmaktan çıkartmalı; üzerlerinde taşıdıkları korkuları bir kenara atmalılar.

Şehir insanı için çıkılan yolda; hiçbir şekilde kaybetme diye bir şey olmaz! Gün gelir, koltuğunuzu kaybetseniz de; geriye kocaman bir SAYGINLIK kalır…

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.