12 YILDIZLI ŞEHİR ÖDÜLÜ
————————————-
Böyle bir haber duysanız şehrimiz adına ne yaparsınız? Elbette benim gibi hem şaşar hem de sevinirsiniz. Henüz beş yıldızlı otel ihtiyacını, beş yıldızlı kongre merkezlerini yapamamış şehrin buruk hüznüyle sevinçten ve şaşkınlıktan deliye dönerdim…
Üstelik bu ödüle şehrimiz; yani Belediyemiz 6 kez üst üste 47 ülkeyi de geride bırakarak layık görülseydi; şehir olarak şölenler yapmaz mıydık? Belki de şöleni bile unuttuğumuz için sadece davul zurna çalınırdı cadde ve sokaklarda.
Dile kolay; 47 ülkeyi geride bırakacak,6 kez de üst üste bu ödüle; “ 12 Yıldızlı Şehir” birinciliğine layık görüleceksiniz! Olacak iş mi? Niçin olmasın? Olanlar nasıl oluyor?
Bu ödüle layık olan yer; Büyükçekmece Belediyesidir. Yani; şehrimize bir saat uzaklıkta olan İstanbul gibi devasa bir şehrin-ülkenin içinde nice sorunu geride bırakmış, yerle bir etmiş bir başkanın; Dr.Hasan Akgün’ün başkanı olduğu belediye…
Bizim belediyelerimiz ve başkanları gayret, iyi niyet yönünden öne çıksa da, büyük projelerle uğraşmak, baş etmek, yenilikleri takip etmek ve insanın, halkın, şehrin tam da merkezinde sorun çözme becerisi yönünden oldukça geride kaldılar.
Halkı inandırmak, belli kesimi inandırmaktan çok öte; saygın bir şeydir. İhtiyaçların karşılanması, huzurun bulunmasıyla ilgili; kısacası sevgiye dönüşmüş değerli bir sahiplenme, duygu ve duygulanma biçimidir.
Avrupa Konseyi’nin ve Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin, Avrupa Yerel Demokrasi kapmasında verilen “ 12 Yıldızlı Şehir” ödülü yine Büyükçekmece Belediyesinin oldu.
Övünmeyelim mi? Bu konuyu irdeleyip, nasıl başardıklarını incelemeyelim mi? Aynı zamanda bizim üzerimize binen; adeta yapışmış olan; doğu insanının uygar dünyayı 50 yıl geriden takip eden inancını da yok etmek adına; çok değerli, başarılı buluyorum.
Yerel Demokrasi Haftası, bu kadar göç almış şehirlerimiz, ilçelerimiz için vazgeçilmez öğretilerle dolu. Farklı şehirlerden, ülkelerden gelen insanların, inancını, folklorik değerlerini, yaşam biçimlerini ve ortak alanları insana-bireye verilecek hukuksal, ahlaksal üstünlükler ve ayrıcalıklarla, hiç kimseyi, zümreyi kayırmadan öne çıkarmak, sahiplenmek; yüce bir başarı örneğidir.
Bu ödülü almaya katkı sunan ana tema; yani 2017 yılının öne çıkan anlamı; “ Gelişen Bir Yerel Demokrasi için Vatandaş Katılımı,Danışmanlığı ve Bağlılığı” dır. Görüyorsunuz ki, samimi, ilimsel çabalar insanı; vatandaşı başköşeye oturtmasa, o şehirlerin gelişmesi, bizim şehirlerimizin gelişmesi gibi; kırk yamalı bohçaya dönüyor.
Şehrin konserlerini, heykelini düşünen bir Süleymanpaşa, şehrin çöken sokağını, dökülen kaldırımını yok sayması; korkunç bir şehir-insan ve demokrasi kopukluğunu da gözler önüne seriyor.
KAYIP ŞEHİR TEKİRDAĞ
————————————–
Atlantis efsanesini duymayan kaldı mı? Bir zamanlar Atlantis isminde bir kıta olduğu ve bu kıtanın büyük medeniyetinin, kıta ile batmış olduğu veya başka diyarlara kaçıp kurtulmuş oldukları üzerine bir sürü efsane…
Ya Tekirdağ şehri? Atlantis gibi bir kayıp uygarlık! Sahilden geçenler için ne güzel bir deniz, kıyı şehri! Bir tek ana caddesinin olduğunu, ara sokaklarının araç trafiği, başıbozukluk, kontrolsüzlük, üretimsizlik yüzünden neredeyse her gün işkence yaşadığı, yapılan yol ve kaldırımlarının birkaç ay içerisinde çöktüğü medeniyet…
Bu şehrin kayıpları o kadar çok ki! Ahşap evleri bırakıp giden değer medeniyetler; Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler… Onların mezarlıkları! İzleri! Türküleri! Hikâyeleri! Neredeler? Ya bizim burada kök salmamızı sağlayan Orta Asya, Anadolu ve Rumeli insanının hikâyeleri?
Parça-purçuk oradan buradan toplanmaya çalışılıyor. Hikâyeleri, destanları, eski antik yolları, kral yolumuz, esintisi ve görüntüsü her saat değişen Ganoslarımız; bunları öne çıkartacak, kültürel, sosyal, sanatsal hayata sunacak, kazıyacak insanlarımız, yöneticilerimiz nerede?
Hoşköy Fenerini bile kurtarmakta parmağını oynatmayan; üst yönetcilerimiz, kurumlarımız duyarsızlığını, sağırlığını, körlüğünü devam ettiriyorken; bu şehrin izlerini sürecek, gün yüzüne çıkartacak kahraman veya kahramanlar da kayıp; tıpkı şehrimiz gibi…