
DOĞAL SOHBETLER
———————————–
Gelişen ve değişen dünyanın yararlarının yanında insana, belki de insanlığa büyük zararı olacağının tartışmaları yapılıyor uygar dünyada. Hızla bencilleşen, yalnızlaşan insanın yakın gelecekte hangi kısır dünyanın insanı olacağı ve bu işin nereye varacağı üzerine bizler de fikir yürütebiliriz!
Çevremize bakıp da görmemek, görüp de bakmamak olmayacağına göre; bizler de çevrimizin, özellikle küçük bir şehirde yaşayıp da bunun tanıdık mutluluğunu sürebiliriz. Konuşmak; yani beşeri ilişkiler!
Boşu boşuna söylenmemiş; “Tatlı dil, yılanı bile…”
Sabahın ilk saatleri; girmiş olduğum lokantanın tek müşterisiyim. ( o an için) Lokanta sahibi, çorbamın limonlu mu, sirkeli mi olacağını sorduktan sonra; kekik ile nane de atmamı söyledi. Ona göre; şifa niyetine…
Lokantanın sahibi, müşteri ilişkisinin kazanca ve sosyalliğe dönüşeceğini anlama yaşında bir insan. Sağlık üzerine küçük bir söylev yaptıktan sonra; sıra bana geldi deyip; iki yıl önce yapılan bir araştırmayı anlattım.
Dünya Sağlık Örgütünün insan sağlığını bozan üç ana hastalığı sıraladım; Stres, Yanlış Beslenme ve Hareketsizlik.
Ayna anda lokanta sahibine de bakıyorum. Matematiksel açıklamalı ve arkasında da Dünya Sağlık Örgütü olunca; işi ciddiye almışa benziyor; pürdikkat beni dinliyor.
Biraz kilolu olduğunu itiraf etti. Savunması da hazır; tahlilleri olumsuz değilmiş! Her sabaha yürüyüş yaptığını, benin de yürüyüşü onayladığımı duyunca daha da keyiflendi.
Çorba içme; beslenme anı iki türlü olmaya başladı. Hem fiziksel, hem de kültürel olarak. Küçük bir şehir turu, bilgi kırıntılarıyla beslenen beş on dakikalık sohbet sonunda lokanta sahibi mutlulukla gülümseyerek uğurlarken ona dönüp; bu sohbetin neden bu kadar verimli olduğunu hatırlattım.
Doğal ve karşılıklı bir konuşma olduğu için olduğunu duyunca ayrı bir doğal kahkaha atıyorken ben kendi yoluma o da başka müşteri bekleme umuduna kaldı.
Konuşacak, anlatacak bir şeyler olması insan ve insanlar için büyük zenginlik. Gezmenin, görmenin, anlamanın ve okumanın; bir de tecrübe etmenin tarafındaysanız; düşmanınız dost, dostunuz da düşman olması mümkündür.
Birçok arkadaşımın arkadaşlıklardan yana ne kadar çok sıkıldığını, sıkılganlığı her daim yalnızlıklarda ve bencilliklerde aradığını biliyorum. Nereye kadar? Yalnızlığın edebi, felsefi anı demlenmek, mayalanmak için; bir süreliğine güzeldir.
Ya sonrası? Kayıp bir medeniyete dönüşmemiz de olasıdır…
EL ELE VERME ZAMANI!
————————————————————————-
Aklıselim, sağduyuya sahip olanların ortak derdidir Tekirdağ! Nice insanın gelip de hayal kırıklığına uğradığı yer! Batı ili, deniz kıyısı olup da insanların beklediği kent karşılığının olmadığı, geceleri; yani karanlık çöker çökmez çarşısının yaşam savaşını kaybettiği diyar; Tekirdağ’dır.
Her seçim zamanı temeli atılan, gündeme gelen hastanesinin varla yok arasında gezindiği olan şehir de Tekirdağ’dır. Kıyıları 135 km olduğu halde, balıktan, plajdan, deniz turizminden haberi olmayan yer de Tekirdağ’dır.
Sahil yolu; yani merkezden Değirmenaltı istikametine yapılacak olan yürüyüş, bisiklet yolunun, siyaset, bürokrasi ikilisi yüzünden ertelendiği, insanımızın denizle, bisiklet sporu ve yürüyüşle buluşacağı Tekirdağ için çok önemli olan bir projenin sürekli aksatıldığı yer de Tekirdağ’dır.
Bütün bu aksaklıkları bir türlü anlatamayan Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin düzenini anlayamadım gitti. Kentin değişimine katkı vermek için bir sürü projenin takipçisi olması gerekirken, sıradan insanların dilekçe takibi gibi çaresiz kalması, şaşırtıyor insanları.
Hâlbuki yönetici, gündem belirleyen, gündem değiştiren, şikâyetten çok sorun çözecek olan insanken; bizim yöneticilerimiz, şikâyetlerini bile politik, edebi süzgeçten geçirerek halka anlatamıyor.
Deyin ki; Tekirdağ’ın asfalt işleri aksıyor. İstediğimiz oranda asfalt yapamıyoruz. Çünkü taş ocaklarımızda çalışmalar, taş ocaklarının ruhsatları bir bir kapatılıyor. Hizmet vermemiz engelleniyor!
Deyin ki; sokak, cadde, kaldırım yapımlarında eksiklerimiz şunlardır; bir taraftan müteahhit cephesiyle baş edemeyişimiz, bir taraftan da acemi bir şaşkınlık içerisinde, tüm Tekirdağ’ın altyapısını birden değiştirme isteme hayaline kapıldık; özür dileriz.
Tekirdağ Spora destek vermenin yüz çeşit yolu olabilecekken, sürekli spordan uzak; Tekirdağ sosyal, spor, kültürel hayatına çözüm üretmeyen bir belediye görüntüsünü vermek de niçin? Siyasetçi halkının mutluluğunu, eğlencesini, sosyal, kültürel hayatını önemsemezse; kendi yarınlarını garantiye alabilir mi?
Her şey bir yana; Tekirdağ için el ele vermenin zamanı çoktan geçiyor. Tekirdağ’ın altyapısı, kültürel mekânları; bu kısırlığın sebeplerini sadece Belediye Başkanlarında, çalışanlarında aramak şüphesiz ki doğru değil. İktidar cephesinde, onların temsilcisi olan il, ilçe başkanlıklarının çözümleri, birliktelik önerileri, şehrin gelişimi için ortak projeleri yok mu?
Görünen o ki; herkes, biz gelirsek şunu yapacağız; bunu yapardık! Hâlbuki şu Tekirdağ halkı, bir gün şöyle bir yüzünü dönse; siyasetçileri layıkıyla karşısına alsa; bu kısır törenleri, yemekleri, hal-hatır sormaları bir kenara bırakın; beyler, hanımlar; Tekirdağ için el ele verin; sizleri yakından takip ediyoruz; yoksa karışmayız! Diyebilse, hissettirebilse; en uyuşuk siyaset insanı bile dirilir; dirilir de kendine gelip, insan olduğunu; bir şehirde yaşadığının farkına varır.