DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

 TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–308

Yayın Tarihi: 06 Nisan 2018 | Son Güncelleme :

06 Nisan 2018 - 15:53

 TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–308

ROMANLARIN ARABA MERAKI

———————————————

Bu insanlar ne yapsa yakıştırarak yapıyorlar. Hiçbirimizin yanına yaklaşamayacağı işleri bile kendilerince eğlenceli hale getiriyorlar.

Herhangi bir eski binanın yıkılma anında, birkaç Roman ailenin, iş makinesi çalışırken dahi yıkılan binanın molozlarından demir çıkarmaya çalışmasına tanıklık edebilir; korkudan şaşkına dönebilirsiniz.

Makine kim bilir kaç beygir gücüyle eski binayı yerle bir ederken, Romanlar bir insan gücüyle kaldırdığı balyozu olanca kuvvetiyle vuruyor, kemikleşmiş beton yığınına. Diğeri molozlardan balyoz yardımıyla çıkan demirleri bir yana taşıyorken, bir başkası, soğuk havanın bir parça ısınma işine yarayacak birkaç çalı-çırpı ile yaktığı ateşi korumakla meşgul oluyor.

Bu sabah Muratlı Caddesine Aydoğdu istikametinden eski model bir araç indi. Fiyakalı bir dönüş yaptı Muratlı Caddesine doğru. Sanırsınız ralli yarışında; çevik bir hareket ve caddede…

Bir anlık göz göze geldik şoför ve içindekilerle. Muhtemelen ailesi veya tanıdıkları vardı aracın içinde. Genç, orta yaş kadınların yanında, elini dışarıya sarkıtmış yaşlı Roman kadın; bir film stüdyosunda ki gibi; acılı bir fiyaka gösterisi yapıyordu. Patroniçe;alfa dişi bir kurt;sürüsünü almış bozkırlarda ava çıkıyormuşçasına…

İnşaat işinde o günün nafakasını çıkartan Romanlarla konuştuğumda; “ Sizler eğlenceli insansınız” dediğimde; Yaşlı Roman vatandaşımız şu cevabı vermişti; “ Sizler dışımızı biliyorsunuz; ya içimiz?”

Eğlenceli olmaya mecbur olduklarını vurgulamak istemişti… İçine ve geleneklerine kapanmaya da mecburlar… Bir türlü çağdaşlığın, uygarlığın, gerçek manada fırsat eşitliğin karşılığını bulamadılar…

Niçin? Uzun hikâyeler… Arabayı, eğlenmeyi; kısacası hayat içinde onları hareketli kılan yaşamları çok seviyorlar. Belki de insanın dünya üzerinde ki anlı şanlı işkencelerine, hissedilen acılara ve geçiciliğimize katlanmak adına böyle görünme, yaşama kültürü oluşturdular; öteden; Afrika’dan beri…

  AKLIM AZI DİŞLERİMDE KALDI

————————————————

İnsanın midesine giden yol, ağzından geçtiğine göre; bu yolun patronu da dişlerimizdir. Kesici, köpek ve azı dişlerimiz…

Daha 1970’li yılların sonunda büyük azı dişlerimi kaybettim. Kısacası çektirdim. 11–12 yaşlarında bir çocuk; İpsala, Keşan diş doktorlarının peşinde koşuyor. Akide şekeri merakı, bol olan süt, peynir yerine oyun oynama, yağlı ekmekle geçiştirme; gelinen nokta; daha yaşamın ilk yıllarında; üç değerli azı dişini kaybet…

Aklım, fikrim canım azı dişlerinde kaldı… O gün, bugün o dişlerimin yerine neler koymadım ki? Köprüler yaptım; İstanbul köprüleri gibi! Ağrılar, ağzımda sürekli vızıldayan dişçi aletleriyle neredeyse;35 yıldan bugüne arkadaş oldum. Gönüllü mü? Sanmam… Zoraki…

Öyle, böyle derken; durumu, köprüyle, dolguyla, bağlantıyla idare ettim. Aklım, duyarlılığım; ne zaman düşecek, kırılacak derken; nice tamiri, yapıştırmayı, yeniden yenilenmeleri ancak bu zamana kadar getirebildim.

Alt sağ çenemin en sonunda bulunan azı dişim, köprünün son arka ayağı; tümde kırıldı. Koskoca köprü; çöktü…

Yine Keşan’da ki dişçiye; çocukluk zamanıma; 1980’li yılların başına döndüm. Büyük azı dişim o kadar sağlamdı ki; diş doktoru masanın üzerine çıkma girişiminde bulundu. Gözümden akan yaşlar, büyük azının direnmesi bile onu yıldırmadı… Oysa diş tedavisi; batı uygarlığında yüzyıllar önce başlamıştı.

Hatta Mısır uygarlığında; binlerce yıl öteye uzanan bir uygulama… Evliya Çelebi Avrupa’yı gezerken sürekli ağrıyan dişlerini Viyana’da tedavi ettirmiş; bu işi bir mucize gibi görmüştü.

İlimin olduğu, konuşulduğu, suskunlukların değil, çoğul düşüncelerin, farklı olanların olduğu yerde her türlü gelişme, buluş, icat görünüyor; yüzyıllar ötesinde bile…

Alt çenemin büyük, küçük azıları yok artık… Oturup geçmişime de ağlayamam! İmplant denen mucize işlem; gelin görün ki;35 yıldan bu yana diş doktorlarının koltuklarında geçen ömrüm; onca vızıltılı çalışma; beni korkutuyor…

 

 

 

 

 

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.