
23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI ARDINDAN
————————————————————–
Okullar,24 Nisan tarihini 23 Nisan Çocuk Bayramının devamı olarak; okul bahçelerinde yüksek sesle müzik yayını yaparak kutladılar. Çingene ve Karadeniz müziklerinin; pop tarzı sesleri o kadar çok ve aynı ritimde; curcuna denecek kadar curcunaya dönüşmüş…
Bahçeye çıkmış; çıkarılmış çocuklar; yüksek sesli ve aynı ritme sahip müzikle; güya, kendi bayramlarını kutluyorlar! Toz ve beton ormanı içinde; onlar da müziğin etrafa yansıması gibi; oynamayı, zıplamayı çoktan unutmuşlar; tek bir gösteri ve birbirlerinin aynısı; çekingen veya dağınık bir hal içerisinde; bayramlarını kutluyorlar…
Çevrelerinde öğretmen yok gibi… Rutin bir işmiş gibi; hatta bir yüke dönüşmüş bayram kutlamaları; kültüre dönüşebilir mi?
Dünyanın gıpta etiği bu kadar değerli bir armağan; çocuklarımızın yaz-boz tahtası olmuş beyinleri; ezberden kurtulamayan, koşturma ve okul servislerinde geçen çocuk beyinleri-ömürleri…
Bu kadar büyük geçmişi olan bir milletin; o kadar çok zenginliği varken; bayramını, gönüllü bir şölene dönüştürememesi için engel nedir? Gülmeyen, gülümsemeyen bürokrasi ve onların yansıması olan bürokratlar; okul yöneticileri veya milli eğitime damgasını vuracak bir türlü kök salamamış uygulamalar…
Dipsiz kuyu gibi bir şey; bu kadar emek, zahmet ve genç insan; çoğunun gelecek kuşkusu; bir ormanı sarmış ateş gibiyse; eğlenceyi, bayramı, şöleni bilecek öğretiler, deneyimler de yoksa kalbinde; vay benim güzel gençliğim; vay…
Oysa medeniyetin yeşerdiği yerlerde diğer medeniyetlerin üretkenliklerini yaşama geçirmekle meşgul diğer medeniyetler. Klasik müzik ustaları çingene ezgilerini bestelemekle, çingene öykülerini sinemaya aktarmakta; onları daha da ötelere taşımakla beceri gösteriyorlar.
Bize ait ezgileri, masalları, yeraltında yatan binlerce yıllık tarihi gün yüzüne çıkartıp; kafa yoruyorlar; mantığı, tarihi, felsefeyi, folklorü, edebiyatı da yanlarında taşıyarak…
KUMBAĞ ORMANLARI, ÇÖPLERDEN TEMİZLENMELİ!
——————————————————————–
Tekirdağ Orman Müdürlüğü ve Süleymanpaşa Belediye sınırları içinde kalan bölge; Kumbağ Mezarlığının hemen üstünde başlayan kuzey, kuzeybatı tepeleri; koruma altında tutulacak nadide yerlerimizden sadece birisi!
Kumbağ’ın Yeniköy çıkışında 2017 yanan ormanın hemen yanından kuzeye; yani sağa dönerseniz; kısa bir süre sonra bir başka medeniyetin ne kadar yakınımızda olduğunu görürsünüz.
Yanan ormanın arka bölümü; denize; yeryüzünün başka güzelliklerine bakan alan; ÇÖP deryası içinde! Burası geçmiş zamanlarda turizme kazandırılmayı düşünülmüş. Şimdi kullanılmayan tuvalet binaları bunu gösteriyor.
Yamacın deniz, Kumbağ, adalar manzarası; acilen şehir insanımızın eğlence, dinlence, sosyalleşme alanı ilan edilmesi. Bizden öte, diğer insanların, turizmin faydalanacağı çok önemli bir bölgemiz…
Bu bölgenin korumaları; yani tel havluları çoktan yıkılmış. İnsanlar işgal etmiş… Ateşler yanıyor, çöpler bırakılıyor… Sanırım; şairin dediği gibi; Büyük insanlık; dramı yaşıyoruz…
Bir yerden başlamalıyız! Yeni ekilen ormanlar, daha önce ekilmişler ve şimdi yaşlı, koca bir ağaç-çocuk olmuş yeşillikleri görünce; harcanan çabayı, yaratılan güzelliği de görüyorum. O zaman? Niçin korumuyoruz? Koruyamıyoruz?
Bu bölge; bilim insanlarından tutun da, gezginlere kadar; doğayı sevmeyecek olanları bile kucaklayacak kadar güzel bitkiler, ağaçlar, kuşlarla dolu.
Tam da bu zamanlar; sabahın veya akşamın gün batımı; birkaç saat ayıracağınız vakıtlarde; sahneye çıkan kuşların marşlarını, çağrılarını, ezgilerini dinleyerek ne büyük yüceliğe sahip olduğumuzu görebiliriz…
Kumbağ ormanları için; hepimiz; tüm kurumlarımızla el ele vermeye MECBURUZ! Buraları çöpten, yanlış kullanımdan ACİLEN kurtarılmalı!