KABOTAJ BAYRAMI AYIPLARI
—————————————–
Bayram, şölen ve tören bilincimiz bir türlü yerleşmedi gitti… İdarecilerin, büyük adamların, kadınların tekelinde, yüzü gülmezlik içinde geçen şölenlerde ki zoraki duruşlar ve kokular artık karakollarda bile kalmamışken; bir türlü iyileşme, geçiş yapamadık.
Medeni dünyanın üretimini, sattıklarını, reklâmlarını, kapitalizmin bizi köle yapacak yanlarını özümser, yaşam biçimi yaparken, milli duygularımızın, esaretten kurtuluşa, özgürlüğe, özgüvene katılış biletimiz olan Kurtuluş Savaşını, Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin ilk yıllarında,1926 yılında çıkartılan Kabotaj Kanununu;92 yıldan beri ne anlata bildik, ne de anlaya bildik!
Her yıl olduğu gibi; halk dilinde; “ kötünün iyisi” biçiminde şehrimizde de kutlanan Kabotaj Bayramı etkinliğine; feribot gezisine katıldım. Denizcilik İşletmesi Feribot Limanından insanları alması, özgür dolaştığımız, ticaret yaptığımız kendi denizimizde gezdirmek, bayrama katkı vermek amaçlı programın bir parçasını yerine getirdi.
Denizcilik İşletmesi ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla düzenlenen deniz-gemi etkinliği halktan büyük ilgi gördü. İnanılmaz bir insan çeşitliliği; çocuğunu, kızın, hatta bebeğini alan gemiye geldi.
Halkımızın, bu tür törenlere susamışlığı gün gibi ortada… Bir de kurumlarına bütün eksiklerine rağmen güveniyor. Bir insan, ailesini; çoluk-çocuğunu da yanına alıp o bayrama, şölene, törene gidiyorsa; orada aradığı bir şeyler var demektir.
Eğlence, aydınlanma, huzur bulma adına birçok şey aradı insanlarımız. Suyu bile dağıtma becerisi gösterilemedi… Hazin bir insanlık ayıbı yaşandı; gemide ve gemiden inerken bile…
Ne güzel bir şey; iktidarıyla, muhalefetiyle, denizi, denizcisiyle, bayramıyla insanların bir araya gelmesi; büyük bir güzellik anısı, hatırası oluştu.
Büyükşehir halkı davet ettiği pankartlarda, halkın katılımını istediği gibi; ikramlar da bizden, bedava diye yazma ayıbını bile göstermeyi iş saymış. Peki, bu işin gereğini yaptın mı? Su, çay ve kumanya tabir ettiğimiz kaşarlı ekmeği, otuz kırk kişi, üst üste, alt alta, zorluklar içinde alabilmiş, daha sonra gidenlere; kumanyalar bitti, diyerek onca insan; kadın, erkek, çocuk mağdur edilmiştir.
Bayram ikramı böyle mi olmalı? Yazık! Sizleri; Denizcilik İşletmesi Müdürlüğünü ve Büyükşehir idarecilerini kınıyorum. Bu halka, güzel insanlara yaşattığınız bu hayal kırıklığı için…
Hâlbuki dört beş görevli ve her iki kurumu temsil eden idareciler eşliğinde gemiye, bayrama katılan bütün insanların eli sıkılıp, çocukların gözlerinden öpülüp; bayram kutlaması yapılır, insanca ikramlar edilebilirdi.
Sizler hiç mi törenlere katılmadınız? Uygar dünyada ki törenlerde; insan, yani halk; başköşeye oturtulur. Yığınla saldırı, yağmaya benzeyen kumanya, ikram alma çabası gösterilmez…
Bütün bu olumsuzluklara; denizi geçip, derede boğulma girişimine rağmen; gemi, dolaştıktan sonra tekrar limana geldiğinde yaşanan araç kavgası ayrı bir AYIP! Bir tek anons yapılıp, birkaç idareci tarafından; rahat olun, kimse kalmayacak, araçlarımız hepinizi şehir içine taşıyacak, denilse; o büyük telaş, kavga, yağma düzeni yaşanmayacak…
Araçlara binemediği için birbiriyle kavga eden aileler gördüm. O sıcakta, bir kilo metrelik yolu yürüdükleri için sızlanıyor, birbiriyle kavga ediyorlardı; çocuklarının da gözü önünde…