
ŞOFÖRLER DERNEGİ ve BELEDİYEYE
YÖNETİCİLERİ BİR ARAYA GELSE!
——————————————————————-
Bu şehrin sevgisiyle büyüyüp, yeşeren ve kendini bu şehirli hisseden insanlarla her konuştuğumda çok önemli sorunlarımızdan birisi de ulaşım sorunu olduğu ortaya çıkıyor.
Ulaşım deyince; şehir içi trafik rezaletine şimdilik dokunmayacağım. Anlatmak istediğim konu, bana sıklıkla hatırlatılan mahalleler arası ulaşım saatleri sorunudur. Örneğin; Altınova, Hürriyet Mahallesinde oturan vatandaşlarımızın gece 24.00 saatlerinde son bulan otobüs taşımacılığı adına söylemleri hiç de boş, dikkate alınmayacak konular değil.
Gece belli saatte biten otobüs seferleri yüzünden dış mahallelerde yaşayanların merkeze gelmediği, gelenlerin de erken ayrıldığı üzerine çok akıllıca düşünceleri, şehrimizin gece ıssızlığına, esnafımızın yeterli hareket, kazanç yaşamamasına neden oluyor.
Ortaya çıkan görüşler, teklifler şöyle. Gecenin belli saatlerine kadar; örneğin gece; 01 ve 02’ye kadar nöbetçi minibüs bırakılacak oluşu; şehir merkezine dış mahallelerden gelecek, gelmiş insanların da daha fazla vakit geçirmek için çarşıda, sahilde kalabileceğini anlatıyorlar.
Dinleyip gözleyince bu konunun ne kadar acil, önemli olduğunu anladım. Hürriyette veya Altınovada yaşayan insanların daha saat 22.00–23.00 olunca panik yapıp, oturdukları, eğlendikleri yerden kalkıp minibüs peşine düşmeleri; şehrimizin gece yaşamına, esnafımızın daha fazla iş yapmasına ciddi bir engeldir.
Büyükşehir ve Şoförler Derneğinin katkılarıyla çok basit bir şekilde çözülecek bu sorun, zaman içerisinde şehrimizin gece yaşamına, esnafımıza ciddi katkılar sağlaması kaçınılmazdır. Zaten zor durumda olan esnafa, şehrimizin gece yaşamına yapılacak bu katkı; lüks müdür?
Yaratıcı olmak, masa başı ve standart, ezber işlere tutunmakla olmuyor! Her daim, halkın bile bir adım önünde gidilirse şehirler gelişiyor, güzelleşiyor, huzurlu ve zengin hale geliyor…
Bakalım bu düşüncemiz nasıl bir karşılık bulacak? Görmez, duymaz yöneticilerin zırhlarını bir parça aşıp onları biraz çaba harcamaya getirebilecek miyiz?
TEKİRDAĞ’IN NADİDE ORMANLARI
——————————————————
Tekirdağ’ın ormanları, bulundukları konum, ülkemizde ki yeşilin yeterince olmadığını düşününce daha da önem kazanıyor. Çam ormanlarımız yanmaya, yakılmaya oldukça müsait olması, birkaç saat içinde 60–70 yıllık değerli, nadide çamlarımızın yok oluşu anlamına geliyor.
Tekirdağ ormancılığının gelişmesinde Orman ve Su İşleri Müdürlüğünün büyük emekleri vardır. Bu büyük emekleri de büyük çabalarla korumak, kollamak, hepimizin biricik görevlerindendir…
Dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan yangınların ne büyük felaketlere yol açtığı daha çok yeni acılarla bir kez daha dünya hafızasına kazındı. Milyonlarca böcek, hayvan ve yüzlerce insan TELEF oldu.
Her orman yangını, hep aynı düşünceyi oluşturuyor kendimde. Bu kadar çok kolay yanmaya, yangının yayılmasına neden olan çam ormanlarının aralarına, yanmayan ormanlar; yani ağaç türleri oluşturulamaz; dikilemez mi? Diye; haklı olarak birçok insan gibi bende düşünüyorum!
Dünyada en yaşlı ağaçlar olarak bilinen Sekoya ağaçlarının bilenen yaş ortalaması; 3 Bin civarında. Düşünün bir kere; antik çağlarda bile var olan bu ağaçlar; özellikle yangına, çürümeye karşı çok dayanıklı.
Bizim toprak yapımız da analiz edilerek; bu tür ağaçların koruyucu tampon bölge oluşturulacak şekilde; sekoya veya benzeri türde ağaçlar dikilemez mi?