DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–388

Yayın Tarihi: 17 Eylül 2018 | Son Güncelleme :

17 Eylül 2018 - 12:48

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–388

MİLLİ İÇECEĞİMİZ, DOLAR KURBANI

———————————————————

 

Sahilde ki dolgu alanda ki Mutlukent Çay Bahçesi sıklıkla uğradığım yerlerden birisidir. Zor zor büyümeye çalışan, bir sorunu olduğu anlaşılan iki hastalıklı çınarın altında, çay, kahve yudumlarken, sosyal hayatımızın tiyatro eserleri gibi sahnelenmesi ayrı bir kardır; köşe yazarı için…

 

Eskiden muhtarlık yapmış simitçinin her daim  “ Sıcaaak” diye bağrışına karşı ona yaptığım espiri; zamanla “HEMŞERİ” selamına dönüştü…

 

Cılız, bir türlü büyümeyen çınarın altında, balık üstüne iyi gider diye, çocukluk alışkanlığı ve üstelik reklâmı yapılan milli içeceğimiz olan gazozdan ısmarladım. Sahil Mutlukent Çay Bahçesinde para peşin alındığı için 2 TL’yi masaya bıraktım. Bırakırken de aklıma bir şey geldi!

 

Aklına gelen başına gelir misali; garson kız; 2,5 TL oldu, demez mi! Der elbet! % 25 dolar zammı… Fırsat bu fırsat; güya halkın mutlu olacağı bir yer; yakalamışsın fırsatı; pazarcı, marketçi yapacak da; Mutlukent yapmayacak mı? Çekirdeği nasıl yasakladıysa; olgun kartı nasıl; sahil şubesinde yok saydıysa; kendince zammını yapmış…

 

Garson kıza; bu zam neyin nesidir, soruma karşı; hiç iktisatla, zamla ilgisi yokmuş gibi duran kızımızda “ Dolar arttı ya!” cevabıyla, milli içeceğimizin % 25 zamlandığını yapıştırırcasına söyledi.

 

Allaha emanet bir ülkede yaşıyoruz. Her şeyimiz var huzurlu mutlu olmak için. Havası, suyu, tarihi, denizi, dağları, ormanları ve bir de insanı… Bunca çelişki, padinaj; elli yaşını geçen insanlarımızın hallerine bakınca anlayıveriyor insan; stresin, yanlış yaşamların ve sürekli açılıp yetmeyen hastane ve hapishanelerin niçin çoğaldığını…

 

 

KÜÇÜK ESNAF TATİL YAPAMIYOR

————————————————-

 

Özellikle; berberler, lokantacılar ve bunun gibi daha birçok insan müşteri kaçırırım korkusuyla dükkânını kapatamıyor. Belini biraz doğrultmuş, bir insanın dinlemesi, ailesine, arkadaşlarına zaman ayırması gerektiğine inananlar ise şartları zorlayarak Pazar günleri işyerlerini kapatıyorlar.

 

Bu tatil işi, zamanı gelince kapatma uygulamasını en iyi yapan, her daim gıpta ile baktığım bir tek kuruluş var; ECZACILAR ODASI!

 

Baştan beri, tatilini tatil gibi yapıp, nöbetçi sistemiyle ticari korkularını, en güzel faydaya çevirmeyi bilen bu insanları, kuruluşu kutluyorum.

 

Bütün bunların yanında birçok küçük esnaf arkadaşımla konuşuyor, tartışıyorum. Kendim de küçük esnaflığın ucundan, kenarından geçmiş birisi olarak; Bakkallar Odası, Lokantacılar, Berberler, Kahvehaneler Odaları nerede, ne iş yapar dediğim zaman; aldığım cevap;

 

“Ancak aidat toplar, evrakları bir güzel para ile satar” sözleri, insanımızın, esnafımızın odalara olan inancını kaybetmiş durumda.

 

Laf olsun diye oda başkanlığına atılanların bu mesleklere verdikleri zarar-kayıp haddi hesabı belli değil… İnsan, bir mesleğin öncüsü olmak için ilk önce kendini eğitmeli! Yaptığı, yapacağı işin değerini, itibarını düşünerek girmeli…

 

Birçok küçük esnaf dert yanıyor; Çocuklarımı görmeden büyüdü. Haftada bir gün dahi tatil yapamıyorum. Niçin yapamıyorsun? Ben kapatınca yan taraf açıyor. Müşterimiz de demek ki sen zengin oldun; diye bizleri azarlıyor…

 

Velhasıl; toplum, insan bilince gelişmemiş; balık baştan kokar derler ya; esnafın başı, başları, kim bilir ne rüyalar görüyor; daha da yukarı çıksınlar diye. Altta neler yaptınız ki yukarı çakacaksınız? Hele bir çalışın, meslek sınırlarını zorlayın; ün ve şan; itibarlı hale gelin; gelişme, çıkış, yükselme zaten sizin peşinizden gelir…

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.