
Değerli okurlarım, yazıma başlamadan önce dünyamızı paylaştığımız sokak hayvanlarına yardımcı olan, bir kap su, bir tas yemek bırakan veya sadece sokakta gördüğünde seven güzel yurttaşlara teşekkür ederek söze başlamak istiyorum. Hepinize teşekkürler.
***
Sokak nedir diye sormak istiyorum sizlere?
Sokak, çocukların güle-oynaya eğlendikleri, kadınların kendilerini güvende hissettiği, sokak hayvanlarının küçük esnaflar veya çevre halkı tarafından beslendiği, yoğun nüfuslu en küçük yoldur. Bizim, özellikle sokaklarda yürürken güvende hissetmemiz gerekir.
Maalesef ki, gerçek bunun tam tersi. Sadece ülkemizde değil her yerde. Etrafımızdan yüksek hızla geçen arabalar, masum insanların travması olmuş ancak iyi şartlarda yaşamadığı için cezaevinden sokaklara salınan “kader mahkûmları”, birkaç zengin daha iyi olsun diye uyuşturucu ile hayatları katledilen bağımlılar ve dahabir sürü tehlikeden ötürü; sokaklarımız güvenli değil!
Sokaklarımızı tehlikeli yapan birçok unsur olduğu gibi sokaklarımızın, tehlikeli olmamasını sağlamak içinde atılması gerekli çok fazla adım var. Sorunlardan birisi, sokaklarımızda çok araba var.
Sokaklarımızdaki arabalar, trafik kazalarını arttırıyor. Sokakların ve şehirlerin, ana ulaşım aracı olarak arabaları kullanması, verimli değil. Doğa için tehlikeli, trafiği arttırıyor, şehirlerdeki yapıların sıklığını azaltıyor, araba dışında olanların ölüm riskini arttırıyor. Yayaların, bisikletlerin, sokak hayvanlarının…
***
Tabii ki sokakların ve ülkemizin, kötü insanlardan, suçlulardan, suç işlemeye meyilli olanlardan ve suç işlemeye özendirenlerden temizlenmesi gerekli. Bunlar olmadan, asla güvenli sokaklara ulaşamayacağız bu bir gerçek. Yine de, bu yazımda, bunlardan bahsetmeyecek ve işin sadece trafik kısmına değineceğim.
Maalesef ki, ülkemizde ehliyet almak çok kolay ve bir yerden bir yere gitmek için araba dışında bir araç kullanmak çok zahmetli. Bu, toplumu sevmediği bir araçla, sevmediği bir işe gitmeye zorluyor. Araba sürmeyi beceremeyen ama yine de sürmeye çalışan birçok kişide, arabayı gereken dikkati vermeden sürüyor.
Kimsede, bunu garipsemiyor. Araba üreticileri, yıllar boyunca yaptıkları lobileşme faaliyetlerinin de etkisiyle arabaları çok garip şekillerde pazarlayabiliyor. Günümüzde arabalar, ‘dikkat etmeden’ sürmenize imkân veren teknolojiler ile donatılmış durumda. Hatta bazı üreticiler, siz uyurken bile giden oto-pilot arabalar ürettiler. Bu tarz, dikkat gerektirmeden veya arabanın ortasındaki bir tablet yüzünden sürücülerin dikkatini dağıtan, yola odaklanmalarını engelleyen arabalar; sokaklarımız için büyük tehlike oluşturuyor.
***
Arabaların tehlikelileşmesi yetmezmiş gibi birde insanlar sorumsuzlaşıyor, vurdum duymazlaşıyor. Trafikte, uygun olmayan hareketler yapanlar, kavga edenler bir yana… Çarparak öldürdüğü kediyi, 30 saniyesini ayırıp yolun kenarına alacak bir vicdana sahip olmayanlar bir diğer yana…
Değerli okurlarım, bir türlü anlam veremiyorum. Nasıl bir varlık, bir sokak hayvanını üstünden arabasıyla geçerek öldürecek sonra arkasına bile bakmadan gidebilecek kadar vicdansız olabilir anlayamıyorum.
Yürek ister azıcık, haysiyetten, vicdandan, ardan, namustan da bahsetmiyorum, birazcık yüreği olsa insanın, bu gaddarlığı yapmaz. Savaşlarda bile, yaralananları öldüremezsiniz. Trafik magandalarının, bizlere ne gibi bir faydası yahut ne gibi bir acelesi varda; masum hayvanların üstünden arabayla geçip, saatlerce sokaklarda can çekişmesine göz yumabiliyor. Bunu umursamayacak hale gelebiliyor.
Bazıları, bu tarz trafik magandalarının olmadığını düşünebilir ancak varlar. Aramızdalar ve ceza yemeden hala aramızda dolaşıyor, yeni kurbanlarını arıyorlar. Sokaklarımızın, git gide güvensizleştiği bu günlerde kendinize ve sevdiklerinize dikkat edin değerli okurlarım.
***
Bu yazıyı, 10.01.2024 tarihinde, bir maganda tarafından öldürülen Hürriyet Mahallesi’nde severek ilgilendiğimiz kedilerden biri olan Remzi’ye ithafen yazdım. Remzi’yi kaybetmenin hüznü içerisinde yazdığım bu yazı, umarım sizlerde bir farkındalık uyandırır.