Adaletsizlik, hemen hemen hepimizin başına gelmiştir. Genellikle, adaletsizliğe uğradığımızda susarız. Özellikle de günlük hayatımızda. Günlük hayatımızda veya sosyal çevremizde yaşadığımız adaletsizlikleri “Aman Ali Rıza Bey, ağızımızın tadı bozulmasın.” anlayışıyla geçiştiriyoruz. Yaşadığımız adaletsizliklere karşı o kadar tepkisiz kalmaya alıştık ki, artık gözümüzün önünde yapılan haksızlıklara bile ses etmiyoruz.
Eğitim, bizlerin hayatını son derecede ilgilendiriyor. Eğitim, laik, çağdaş, bağımsız ve adaletli bir şekilde, bütün öğrencilere eşit oranda verilmeli. Aksi takdirde herkes, dişe diş, göze göz, başa baş, yapılan adaletsizliklerin hesabını sormalı. Maalesef ki, ülkemizde ve dünyada adalet çok bulunmuyor. Bir isim olmasa, büyük ihtimalle varlığını unuturuz bile. Konu eğitime gelince, adaletsiz olması birçok kişinin canını sıkıyor.
***
Eğitimde adaletsizliklere, birçok örnek verilebilir. Adaletsizliğin en büyük örneği, özel okul ve dershaneler. Özel eğitim kurumları, eğitimdeki adaletsizliklerin en büyük nedeni. Derslerinden geri kalan öğrenciler, fakirseler eleniyorlar ancak zenginseler, özel eğitim kurumları tarafından derslere veya sınavlara hazırlanıyorlar.
Özel okullar hakkında, kaşlarımızı çattıran, nabzımızı yükselten, şalterlerimizi attıran, sinirlerimizi geren bir iddia var. Umarız, bunlar sadece iddiadır. Hemen hemen her yerde söylenen iddialara göre; özel okullar, üniversite sınavlarına etki eden yazılılarda not şişiriyor. Üniversite sınavlarında, benim de okuduğum sınıf olan 12. sınıfın yazılı sınav notları da etki ediyor. Bazı özel okullar, iddialara göre sattıkları eğitimi pazarlarken ‘not yuvarlama’ (şişirmenin kibarcası) işlemleri ile öğrencilerin, üniversite sınavı başarılarını arttıracaklarını söylüyor. Bazıları da yazılı sınavların cevaplarını, önceden veriyor.
Bu hafta, sınav haftası. Emekçilerin çocukları, köylülerin çocukları, fakirlerin çocukları, emekçi çocuklar sınavlara sıkı sıkı çalışıyor. Bende, hem köşe yazarı hem garson hem de bir öğrenci olarak, sınavlara çalışıyorum. Biz, bu kadar emek harcarken özel okulların sahipleri ve bu adaletsizliği durdurmaya yetkisi olan ancak durdurmayan özel okul görevlileri, müdürleri, pazarlamacıları… para uğruna hakkımıza giriyor. İddialar doğru ise tabii. Bazı kişiler, özel eğitim kurumlarını, çöpe atacak fazla parası olanlar için yapılan bir ‘para tuzağı’ olarak görüyor “Beni ilgilendirmez.” deyip susuyor ancak bu ‘para tuzağı’ bizim emeklerimizi yok sayıyorsa; bize de söz hakkı düşer.
***
Özel okullarda, not şişirme olaylarının hiç kimse tarafından doğrulanmadığını varsayarsak; şu anda öğrencilerin hakkına giren özel bir kurum yok demektir. Hepimiz biliyoruz ki; hiçbir özel işletme parayı ilk planda tutmaz. Para, onlar için hep ikinci plandadır. Hele hele özel eğitim kurumları gibi; öğrenci odaklı, adalet temelli, eşitliği destekleyen, çağdaş, Atatürk ilke ve inkılaplarına(devletçilik ve halkçılık dâhil) tamamıyla uyan, son derece temiz ve kaliteli, çalışanlarına en iyi maaşı ve çalışma saatlerini sunan bu nadide kurumlarda amaç, hiçbir zaman adaletsiz bir rekabet ortamı oluşturup bundan para kazanmak olmamıştır. Yersen!