Geçtiğimiz hafta geçirdiğim kaza sebebiyle, yedek
yazılarımdan birini güncelleyerek paylaşıyorum. Yeni yazı
yazmaya vaktim olmadı. Yazımda hata bulunuyorsa, af edin.
Kazadan ötürü, mesaj çeken, telefonla arayan, sosyal
medyadan mesaj yazan, mail atan ve sözlü olarak geçmiş
olsun mesajını ileten okurlarıma, dostlarıma ve meslektaşım
demekten onur duyduğum gazetecilere çok teşekkür ederim.
Yerel seçimlerin, bitmesi ile halkın siyasete olan ilgisi
azaldı. Birçok vatandaş, oy kullandıktan sonra yapacak başka
uğraşlar aramaya başladı. Bazılarımız ise, eskiden yaptığı
şeyleri yapmaya devam ediyor. Benim önerim, var olan
düzeni devam ettirip; aynı uğraşlara devam etmek yerine,
hayatınıza bir değişiklik katarak tiyatroya gitmeniz. Aklınıza,
“Süleymanpaşa’da tiyatro mu var?” sorusu gelebilir. Cevabım;
evet var.
Hatta Süleymanpaşa’da bulunan, Tekirdağ Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na gidip kaliteli vakit geçirebilir, boş
zamanlarınızı iyi şekilde değerlendirebilirsiniz. Bütün bir ulus
olarak kafa dağıtma kavramından, çok uzağız. Birçoğumuz boş
zamanlarını, sosyal medyada politikacıları veya
reklamverenlerin yönettiği içerik üreticilerini izlemekle
geçiriyor. Bende, birçoğumuz gibi bu durumun kurbanıyım.
Kafamızı dağıtmanın, birçok yolu var. Tiyatro, bu
yollardan sadece bir tanesi. En son tiyatroya ne zaman
gittiniz? Bu soruya, okurlarımın birçoğunun ‘çocuk iken’ diye
cevap vereceğini düşünüyorum. 18 yaşının altındaki
okurlarımın, hala çocuk olduğunu hatırlatarak başka bir soru
daha sormak istiyorum. Bu sene, tiyatroya gittiniz mi?
Büyük ihtimalle cevabınız, hayır olacak. Cevabınız hayır
ise, sizlere tiyatronun tek faydasının kafa dağıtmak olmadığını
hatırlatmak isterim. Tiyatronun, düşünce şeklimize ve sosyal
yaşamımıza da birçok faydası bulunuyor. İzleyeceğiniz
tiyatroya bağlı olarak, salona girdiğinizdeki siz ile çıktığınızdaki
siz aynı olmayabiliyor. Tiyatro sayesinde, siyasetin kimin elinin
kimin belinde olduğunun bilinmediği ‘karmakarışık’ dünyası
hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Yahut sizden istediklerini
‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ deyip adamlığını
yaptığınız kişilerin, sizden çıkarları sona erdiğinde; sizleri
gerçek manada çırılçıplak yarı yolda bırakacağını
öğrenebilirsiniz.
Bu örnekleri, kafamdan uydurmadım. Bu örnekler,
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’ndaki oyunları
izlerken yaptığım çıkarımların bir kısmı. Şehir Tiyatrosu’ndaki
oyunlar gerçekten çok kaliteli ve bilgilendirici. Oyunculuklar
gayet başarılı, sahne dışında görev alan kişiler ve güvenlikler
cana yakın insanlar.
Şehir Tiyatrosu hakkındaki tek eleştirebileceğim şey,
reklamlarının az yapılması. Birkaç hafta öncesi, her yer parti
logosu ve aday fotoğrafı kaynıyorken; herhangi bir tiyatronun
afişini göremedim, hala da göremiyorum. Şehirde, tiyatro
olduğunu anlamak için tiyatroları mumla aramanız gerekli.
Salonun ulaşımının zor, oyunların saatlerinin geç olmasına
rağmen; koltuklar dolu veya doluya yakın. Buna rağmen,
talebin az olduğunu düşünüyorum. Şehir Tiyatroları, daha çok
seyirciyi ve daha çok oyunu hak ediyor.
Şehrin, Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan bir
tiyatrosunun olması çok güzel. Emeği geçenlere, içten
teşekkürler! Halkın parasının, betonlaşma yerine sanata
harcandığı örnekleri daha fazla görmek istiyoruz.
Değerli okurlarım, tiyatrodan bahsederken değinmek
istediğim bir başka konu daha bulunmakta. Tiyatrolar sadece,
yaşamları boyunca 500 kitabın üstünde kitap okuyanların, 3
veya daha fazla dil bilenlerin, janti giyinenlerin, çok zengin
olanların gideceği bir yer değildir. Tiyatrolar, halkın tamamı
tarafından erişilebilir olmalı ve herkese hitap etmelidir. Şehir
Tiyatroları, zaten bu yüzden var. Lütfen, “Tiyatro entelektüel
işi” deyip, gitmemezlik yapmayın. Kaldı ki, bende kendimi
‘entelektüel bir tiyatro tutkunu’ olarak görmüyorum. Kamu
tiyatroları, hepimiz için yapıldı, hepimizin ödediği vergiler ve
tiyatro ekibinin inanılmaz çabaları ile ayakta duruyor, halkın
her kesimine hizmet edebilir düzeydeler.
Tiyatrolara erişmek, gayet kolay. Özel şirketlerin
kontrolünde olan filmleri izlemek, belediye tarafından
hazırlanan tiyatrolara gitmekten daha zor. Bir sanat dalına
erişmek için iki şeyi yapmanız gerekli: Sanatın icra edileceği
yere ulaşmanız gerekli ve bilet ücretini ödemeniz gerekli.
Şehir Tiyatrosu, reklamların aksine ulaşım ve ücretler
konusunda gayet başarılı. Oyunların, gece geç saatlerde
bitmesine rağmen otobüs kalkıyor. Yine de, Yılmaz İçöz
Sahnesi şehrin birçok yerine uzak kalıyor. Ücretler ise gayet
uygun, hemen hemen herkesin, rahatlıkla ödeyebileceği bilet
fiyatlarını seçmişler. Ne yaparsanız yapın, 100TL altına film
izlemeniz imkânsız, buna kıyasla şehir tiyatrolarının fiyatları
gayet uygun.
Bahsettiğim çıkarımları yapabileceğiniz, gerçekten kaliteli
vakit geçirebileceğiniz, hem eğleneceğiniz hem öğreneceğiniz
bir oyunu izlemenin bedeli, biz öğrenciler için 12, öğrenci
olmayanlar için 21TL. Yakın zamanda gazete alınamayacak
paraya, oyun izleme şansınızın olması çok güzel.
Bu yazımı okuduktan sonra, içinizde tiyatroya gitme
isteği uyandırdıysam; ne mutlu bana. Gitmenizi öneririm, hem
de vakit kaybetmeden. Eğer daha önce hiç tiyatroya
gitmediyseniz, pişman olmayacağınız bir deneyim olacak emin
olabilirsiniz. Salona giren kişi ile çıkan kişi arasında, kültürel
açıdan büyük fark olacak. Daha yaygın tabirle
aydınlanacaksınız.
Değerli okurlarım, eğlence sektörü yabancı şirketlerin
sosyal medya uygulamalarından ibaret değildir. Dünyanın bir
ucundaki gelişmeleri, avucumuzun içinde izleyebiliyoruz.
Yahut hayatımızın tamamını, film izlemeye ayırsak bile
izleyemeyeceğimiz kadar çok filmi, aylık ücret karşılığında
izleyebiliyoruz. Bu ayrıcalıklara sahip olmak, çok güzel ancak
ulusal ve uluslararası eğlence sektörünü takip ederken,
burnumuzun ucundaki eğlence sektöründen uzaklaşmayalım.