
Şehrimizde, ülkemizde ve diğer ülkelerde nüfusun neredeyse hepsinin memnun olmadığı bir sorun var, trafik. Özellikle araba trafiği, son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız bir sorun. Yoğun trafik sorununu çözmenin, çok basit bir yolu var; şeritlerin sayısını arttırmak, ana yollara giriş sayısını arttırmak, yaya geçitlerinin sayısını azaltmak, otoban yapmak değil mi? Aslında, cevap hayır.
Trafik, arabaya binen insanların sayısı fazla olduğu için artıyor. Daha çok şerit eklemek veya araba sürmeyi daha kolay hale getirmek ise, arabaya binen insan sayısını artırıyor. Arabaya binen insan sayısı artınca, yetkililer daha fazla yol yapma gereksinimi duyuyor. Bu durum, birbirini tekrar ediyor ve masraflı bir döngü haline geliyor.
Yabancı dillerde, yolları büyütüp trafiği arttırma durumuna verilen çeşitli isimler bulunmakta. İngilizce’debir malın veya hizmetin arzındaki artışın, tüketiminde artışa yol açmasına “Induced Demand” deniyor. “Induced Demand” yani ‘uyarılmış talep’ trafik içinde işliyor. Araba sürmeyi kolay hale getirdiyseniz, araba sürenlerin sayısı artacaktır. Araba sürenlerin sayısı artınca da, trafik artacaktır.
** “Nüfus aynı, araba sürenlerin sayısı nasıl artıyor?” dediğinizi duyar gibiyim. Bunun sebebi belli; araba sürmek kolaylaşınca, otobüse binen insanlar, işinden evine yürüyen insanlar, bisiklete binen insanlar birer birer arabaya binmek zorunda kalıyor.
Otobüs kullanıcıları, arabaya bindiğinde otobüsler kar edemiyor. Otobüsler kar edemeyince de, fiyatlarını arttırmak zorunda kalıyor. Arabalar, daha kolay hareket etsin diye yapılan trafik ışıkları, yıkılan yaya kaldırımları, hızla geçen arabaların lastiklerinden gelen sesler yüzünden bir yerden bir yere yürümek imkânsız hale geliyor. Bisiklete binmek ise, arabacıların sizi görmemesi ve tehlikeli kavşaklar yüzünden birçok kişiye korkutucu geliyor. Hal böyle olunca, hiç kimse araba dışında bir şey kullanmadığı için trafik artıyor.
*** Vatandaşlar, bir yerden bir yere gitmenin tek yolunun arabalar olduğunu düşünüyor. Böyle olunca, araba sürmek dışındaki her şeye fazlalık gözüyle bakılıyor. Motorcu bariyerleri ‘pahalı’ olduğu için yapılmıyor. Paylaşımlı bisiklet yolları, trafiği arttırdığı gerekçesi ile kapatılıyor. Kaldırımlar, tehlikeli oldukları için yola çevriliyor. Patikalara ev yapılıyor. Otobüs yolları kapatılıyor, otobüslere zam yapılıyor. Araba sürme dışındaki alternatifler birer birer yok edilirken, arabalara teşvik git gide arttırılıyor.
Evlere, otopark zorunluluğu getiriliyor. Dükkânların önü, park yerine çevriliyor. Arabalara, gereğinden fazla teknoloji yükleniyor. Ulaşım, araba merkezli planlandığı için bir yerden bir yere gitmenin maliyeti artıyor. Kısacası araba kullanmak, sadece trafiği arttırmıyor. Vatandaşların sırtına, büyük bir finansal yük yüklüyor.
Araba tutkunları ve profesyonel sürücüler (Ticari amaçla araç kullananlara, profesyonel sürücü denir. Kuryeler, kamyon şoförleri, otobüs şoförleri, nakliyeciler vb.) araba kullanımının zorlaştırılmasının, kötü bir şey olduğunu düşünüyorlar ancak bu düşünce hatalı.
Araba süren insanların sayısı azalınca, yollar boşalacak. Bu sayede, trafik azalacak. Trafik azalınca, özellikle bozulabilir ürün taşıyanlar çok daha rahat bir şekilde dağıtım yapabilecek.
Araba tutkunlarının sorunlarının en büyüğü, bence modifiyenin yasak olması. Modifiye kısıtlamaları, araba süren insanların sayısının azaltılması ile çözülmeyecek ancak tutkunların şikâyetçi olduğu bir başka sorun, trafikte araba kullananların sayısı azaltılarak çözülebilir. Araba sürmeyi sevmeyen ama sürenler, tutkunlar için büyük dertler oluşturuyor. İlk olarak, arabalar üretilirken araba sürmeyi sevenler yerine araba sürmeyi sevmeyen insanlar için üretiliyor. Araba sürmeyi sevmeyen insanlar, araba üreticilerini gereksiz özellikleri eklemek zorunda bırakıyor. Otomatik, SUV tipi, düşük performanslı az yakan, yüksek diferansiyel oranlı, atmosferik, kapatma seçeneği olmayan çekiş kontrol sistemli, yumuşak amortisörlü, düşük egzoz sesli arabalar tutkunlar tarafından beğenilmiyor ancak araba sürmeyi sevmeyenler için bu özellikler, hoş görülüyor. Hal böyle olunca, üreticiler tutkunların sevmemesine rağmen sıkıcı arabalar yapıyor.
Değerli okurlarım, fazla seçenek hiçbir zaman kötü bir şey değildir. Trafik, isteyenin istediği araca bindiği şekliyle güzel. Sizlere önerim; araba dışındaki ulaşım araçlarına da bir şans vermeniz. Kim bilir, belki de sıkışık trafikte park yeri aramaktan kurtulursunuz.