SITMALI KADIN
—————————–
Bilirsiniz; eskiler biraz titreyince “Sıtmalandım” derler. Önümde duran beyaz renkli araçtan inan kadının titreme dürtüleri, titrer vaziyeti de aynen öyleydi…
Hükümet Caddesinde kesişti yolum; beyaz araçla. Sonra; benim döndüğüm sokağa döndüler. Çalıştığı iş yeri; Hükümet Caddesiyle arası;30 metre var yok! Oda modasal olan davranışa uyma alışkanlığı içerisinde; eşi veya sevgilisi tarafından işyerinin kapısına kadar getirildi.
Ara sokağa girmek için harcanan bunca çaba; araç trafiği, sıtma tutmuş gibi büzülmüş kadın için hiçbir önem taşımadığı görünüyor.
Yaşamı kolaylaştıran araçların, yaşamımıza ne büyük kötülükler de yaptığını kim analiz edecek? Diyetisyenler mi? Filozoflar? Doktorlar mı? Hangi birine yetişsinler; insan ezilmeleri, sıtmalı gibi titremeleri, çığlıkları o kadar çok ve birbirine karışmış ki!
Oysa Bütün güzelliklerin yanında, insan diğer insana; insanlara muhtaç… Bazen, en lüks ulaşımları, en leziz yemişleri, en değerli şatoları bırakmak, onlardan ayrı kalmak; diğer insanlar arasında, sabaha, güne, geceye karışmak; belki de sıtmaya, terlemeye, ateşlenmeye en güzel ilaç; çare olacak…
TEKİRDAĞ’IN ZABITALARI; TAM OLARAK NE İŞ YAPAR?
—————————————————————————–
Birçok insanın cevap aradığı soru hep aynı? Tekirdağ belediyelerinin; hem Büyükşehir, hem de Süleymanpaşa zabıtaları tam olarak ne iş yapar?
İnanılacak gibi değil! Belediye işini sadece yol, kanalizasyon, park yapma anlayışı içinde olanların ve bu anlayışa destek-oy verenleri; kendim dâhil anlamakta güçlük çekiyorum…
Belediye hizmetleri aynı zamanda şehir yaşamını kolaylaştırmak, daha huzurlu, yaşanır hale getirmektir! Düşüncesini, bu düşüncenin uygulanabilirliğini istemek neredeyse lüks gibi…
Defalarca işittiğim bir konu daha! Sahilde, Büyükşehir Belediyesine ait zabıta binası ve orada ki üniformalı zabıtalar ne iş yapıyor? Tamam; çay, sohbet olsun; onlarında insani hakları. Ya hizmetleri? Şehir insanı akıp geçiyor yanlarından; ne onların bu insanlardan haberi, ne insanların onlardan haberleri var…
Şehrimizin aksayan yanları oldukça fazla! Özellikle araç trafiği! Trafik zabıtayı arıyorsunuz; belli belirsiz, bir var bir yok… Eli, kolu kırılmış gibi; sanırsınız hiçbir yetkisi yok… Eğer yoksa zabıtalığın anlamı nedir? Tekrar, onarılması, güçlendirilmesi, daha itibarlı hale getirilmesi düşünülemez mi?
Gece başlar başlamaz ıssızlaşan sokak ve caddelerimiz. Çoğu insan yürümeye, sahile inmeye korkar. Belli yerlerde dolaşacak, düdük öttürecek zabıtaların vereceği güvene ne çok ihtiyaç var!
Halktan birileri konuşuyor; bu şehirde sabaha kadar yaşam olmalı! İnsanlar korkmadan dolaşmalı şehrin caddelerinden sokaklarında. Ama onları kollayacak, koruyacak güvenlik birimlerine ihtiyaç var. Ne kadar çok insan dışarı çıkarsa o kadar esnaf iş yapar!
Düşünceler, sitemler, akla yakın bir sürü tespit… Fakat her şey tamam; şehir büyüyor; Büyükşehir Belediyesi oldu; yine küçük hesaplar ve yine kısır bir çarşı; gece başlamadan ıssızlaşıyor, çoraklaşıyor…
