DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

ÇOCUKLARIMIZ VE ÜLKE SORUNLARI

Yayın Tarihi: 28 Mart 2025 | Son Güncelleme :

28 Mart 2025 - 15:27

ÇOCUKLARIMIZ VE ÜLKE SORUNLARI

Önce kısa bir bilgi vermeliyim ki söyleyeceklerimin bir önemi, ağırlığı olsun.

Bugüne kadar çeşitli il ve ilçe salonlarında 200 bine yakın çocukla buluştum. Radyo ve televizyonlarda çocuk programları hazırlayıp sundum. Çocuklar için de kitaplar yazdım. İmza günlerimde çok sohbetlerim oldu onlarla. Eğitim seminerleri verdim. Gönüllü olarak aylarca köylerde kaldım yine onlar için.

İşte bütün bu vesilelerle bu ülkenin çocuklarını, yani evlâtlarımızı çok yakından tanıdım.

Verdiğim cümlelerdeki mantık hatalarını düzelten çocuklar mı görmedim… Bizlere “Elmayla armut toplanmaz” diye öğretilirken “Beş meyve eder” diyen hem de yuva çocukları görmedim… Yetişkin bir şair gibi dizeler yazan çocuklar mı görmedim… Bir yandan sohbet ederken, bir yandan roman yazan çocuklar mı görmedim… Sanki küçücük bir filozofmuş gibi fikir üreten çocuklar mı görmedim… Hayâlleri, hedefleri, idealleri olan çocuklar mı görmedim… En içine kapanık olanın dahi ne kadar zekî ve yaratıcı olduğunu mu görmedim…

Öyleyse neden onlardan biri de senin çocuğun olmasın?Öyledir ama belki de farkında değilsindir öyle olduğunun. Çünkü dinlemiyoruz onları. Söylemek, anlatmak istediklerine kulak vermiyoruz. Ne fikirlerini yeterince önemsiyoruz, ne duygularını, kişiliklerini, zekâlarını, akıllarını, ne de hayâllerini, yeteneklerini. O nedenle de önemsemiyor, hatta küçümsüyor, dikkate almıyoruz söylemek istediklerini. Yine o nedenle en azından yeterince tanımıyoruz çocuklarımızı.

Kanıtlanmasını istemez misiniz?

Öyleyse gelin bir deneme yapalım. Alalım çocuğumuzu karşımıza, sohbet edelim onunla. Ama daha çok da kendimiz konuşarak değil; onu dinleyerek yapalım bu işi. Çünkü dinlemek; “Sana değer veriyorum” demektir. Değer verildiğini hisseden çocuk da hızla açılmaya ve kendini göstermeye başlayacaktır.

Unutmayalım: Ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemlidir. Yani üslûp. Muhatap alarak, ciddiye alarak, saygılı davranarak söyleyelim söyleyeceklerimizi.

Bugüne kadar hangi çocukla sohbet ettiysem hızla açılmaya, kendini göstermeye başladığını gördüm. Bunu gören nice anne babalarsa şaşırıp, bende bir sihir, bir büyü olduğunu söylediler. Oysa yaptığım tek şey onları sadece ciddiye almaktı.

Tekrar ediyorum: Bir kez olsun deneyin şu dediğimi. Ama sakın “Senin aklın ermez böyle şeylere” demeden, böyle düşünmeden deneyin.

Göreceksiniz ki çocuğunuz neymiş de farkında değilmişsiniz. Ondan sonra bir daha da kolay kolay “Otur bakim, dersine çalış!” demek zorunda kalmayacaksınız. Dahası “Meğer benim çocuğum neymiş de bilememişim” diyerek üzülecek, hatta vicdan azabı çekeceksiniz.

Bunun için çocuğunuz sizden sadece yarım saatinizi istiyor, sadece yarım saatinizi. O kadarı bile yetecektir çocuğunuzu tanımaya. Dizilerden, maçlardan, ıvır zıvırdan başınızı alıp, verin ona yarım saatinizi dediğim şekilde.

Göreceksiniz ki “Çocuk aklı”,“çocukça işler”, “çocuklaşmak”, “çocukluk etmek”, “çocukla çocuk olmak”, “Çocuk benim değil mi, döverim de söverim de, kime ne?” demekle ne kadar yanlış yapıyoruz.

Evet, bugüne kadar 200 bine yakın çocuğumuzla bir araya gelmiş biri olarak gördüğüm şudur: Onlar hepimizin sandığından çok daha zeki, akıllı, onurlu, kişilikli, mantıklı, bilgili, meraklı, yaratıcı… Ama farkında değiliz bunun. O nedenle de yazık ediyoruz çocuklarımıza ve tabii kendimize de, ülkemizin geleceğine de.

Eğer onları vaktinde yakından tanıyabilmiş olsaydık bugünkü ülke sorunlarını yaşar mıydık?

YORUM ALANI

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.