DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

TELEFONUN UCUNDAKİ SES: ÖKSEL DEMİR

Yayın Tarihi: 07 Nisan 2025 | Son Güncelleme :

07 Nisan 2025 - 14:22

TELEFONUN UCUNDAKİ SES: ÖKSEL DEMİR

     ( Ses Tiyatrosu )

 

Sanıyorum bir ay önceydi; eski İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Altaş atölyeye uğradı. Her zamanki üretme heyecanı ve merakı içinde konuştuk. Mehmet Altaş yıllardır biriktirdiği deneyimleri yaşadığı kente fayda olsun diye, hiç karşılık beklemeden sunmak isteyenlerin en başında geliyor.

 

Konumuz şehrimizin kültürel ve sosyal yaşamı üzerineydi. Şehrimizin kültürel yaşamı, sanat yönü açıldığında Öksel Demir’i anmadan kimse geçemez. Geçersek şehir kültürü adına çok önemli eksikler kalır.

 

Mehmet Altaş da Öksel Demir’in şiirlerinden, kitaplarından söz edince Öksel Demir sevgi ve saygısını dile getirdi. Artık bana gelemediği üzerine hüznümü aktardım. Önceki yıllarda atölyeye geldiğini, muhabbetine doymadığımı aktardım. O heyecan içinde Mehmet Altaş derhal telefona sarıldı. Telefon uzun uzun çaldıktan sonra Öksel Demir’in sesi:

—Aloo…(Sesinde eski heyecan yok…)Mehmet Altaş birkaç söz konuştuktan sonra ; “ Güven Serin’in yanındayım.” Diyerek telefonu bana verdi. Öksel Demir bu, söz sanatıyla şehir kültürünü bir ömür yoğurmuş, defalarca atölyeme gelmiş, tok sesiyle dolu dolu sohbetlerin demini bırakmış eğitimci yazar ve şair. Ne zaman olsa benimle konuşurken:

—Güven-cim diye başlayan sesin tonu iki insanın yoldaşlığını da pekiştirecek derece kuvvetlidir… Mehmet Altaş telefonu bana verip kendimi tanıttığımda Öksel Demir belki de uzun yorgunluk zamanlarının bir yükü, sanki uzun zaman önce tanıdığı birisiyle değil, yeni tanıştığı bir insanla, bir yabancıyla konuşuyor gibiydi.

 

Bilirsiniz, alışık olduğunuz bakış, sesleniş biçimi yazı sanatı içinde mayalananlar için fazlasıyla önemlidir. Durumu idare etmek adına, Öksel Demir’i fazla da yormamak için çok kısa bir soru:

—Şiir çalışmaları nasıl gidiyor Öksel Bey? Yeni çalışmalar var mı? Sorularına sığındım ve aldığım yanıt çok netti:

—O defterleri kapattık artık… Öksel Demir’den duymak istemeyeceğim, onun şehir kültürüne, Tekirdağ’a hep şiir, hep hikâye yazmasını isteyenlerin başında olduğum için; garip bir hüzün yaşadım.

 

Eve geldiğimde, geceyle birlikte üzerime çöken günün hüznü, yan tarafta duran Öksel Demir’e ait şiir kitabı tek tesellim oldu. Tanığı Hüzündür Sonbaharın eserini hemen elime aldım. Kitap fotoğrafı deniz kıyısında kayıkların olduğu yerde bir viran ev ve bir de yaşlı bir ağaç resmiyle yaşamın bildik bütün hallerini anlatıyor gibiydi…

 

İstem dışı, olarak daha önceleri birkaç kez okuduğum kitabın son sayfasını açtım.52.sayfa ve içinde yıllar önce koymuş olduğum bir tiyatro bileti duruyor. Tam da hüznümün efkârımın en yüksek olduğu zamanda kitabın son sayfasındaki tiyatro biletini elime aldım.2015 yılında gitmiş olduğum, Halep Pasajı’nda bulunan eski tiyatrolarımızdan birisi, Ses Tiyatrosu biletiydi. Oyun, müzikal kabereydi.

 

Daha öncesi hiç bu kadar dikkatle incelememiştim bileti. Hatıra olarak hangi tiyatro opera ve müze bileti olursa olsun onların kitap sayfalarında saklama-biriktirme huyum olduğu için, bir kez daha efkârlı bir sevinç içinde bileti incelemeye başladım.

 

Ferhan Şensoy’un ölümünden 5,5 yıl öncesiydi. Ferhan Şensoy’un kızlarının yazıp yönettiği Peradaki Hayalet isimli oyundu. Ses Tiyatrosu’nda ilk kez tiyatro oyunu izlediğim geceyi olduğu gibi tüm çıplaklığı ile hatırlıyorum. Tiyatro’nun loca bilet fiyatları daha ucuz olduğu için üst loca bileti almıştım. Sahneyi çaprazdan gören bir yedeydi. Ama en önemlisi bu locanın ismi Haldun Taner’di.

 

Tiyatronun konusu ise ÜNLÜ olmak için çabalayan, hatta kafayı bozmak üzere olan gençleri anlatıyordu. Ama o akşamdan bir başka anı yaşadım. Ferhan Şensoy sahneye yakın bana çapraz kalan locada yalnız başına tiyatroyu izliyordu. Loş locaya yayılan baba ve kızlarının sanatçı-insani duygularını anlamaya çalıştım. Bir taraftan da yaşamın, sanatçı sorumluluğunun üzerine binmiş olan yükünün ağır sarhoşluğu da üzerindeydi…

 

Elimde tuttuğum bileti yine yerine, Öksel Demir’in şiir kitabının son sayfasına koydum. Son sayfadaki şiiri tekrarladım; şairin şiirini yeni görün, sanatçıyı yeni keşfeden, sanki şairi adım adım takip eden bir dostun heyecanıyla;

 

“ Unutmak yontulu heykel

Kadındır, bir kadındır Asur yazıtlarından beri Meryem.

Bir kadındır,

Yaslanmış en olumlu yönüyle pazarlıklara

 

Nasılda güzeldir mutlu ırağı

Nasılda güzeldir sabahçıl bacakları,

 

Kadındır, bir kadın Asur yazıtlarından beri Meryem.

Sabahları unutmak soyunur yorgun ellerine

Ellerinde akşamlar karanlıklara soyunur…”

 

YORUM ALANI

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.