
Tekirdağ Bağ Bozum Şenliği yapılalı beş on gün oldu. Katılanların verdikleri pozlara-paylaşımlara bakılırsa bu soruya;
“ İyi biliriz… İyi biliriz…” sözlerini duyar gibi mutlu yüzler gördük. Neredeyse halkın olmadığı, bürokrasi ve tanıdık gazetecilerin bir araya geldiği Bağ Bozumu Şenliği, halkımızın büyük çoğunluğu tarafından bilinmeden, görülmeden, hissedilmeden kutlanıyor.
Geride kalan on binlerce Tekirdağ insanı, o mutlu anın mutlu tatlarına dokunamadan öylesine, üzüm üzüme baka baka kararma kader birliği içinde bildik zamanlarını geçirmeye davam ediyorlar. Nasıl olsa; biz asiller 10–15 Bin TL maaşa, bizim temsilcilerimiz olan vekiller; 170 Bin TL maaşlara layıklar…
Tekirdağ bağcılığı için çok büyük öneme sahip Tekirdağ şaraphane fabrikasının satılması ve kapatılması acıları henüz hafiflemedi. Geçmişe göre bağ bahçe alanlarımızın azalması da çok önemli bir sorun gibi görünmüyor ki, bağ bozumu şenliklerinde bir kişi de çıkıp;
“ Sayın müdürüm, yöneticilerim; Tekirdağ bağcılığı ne durumda? Nasıl bilirsiniz? Bağ alanları artıyor mu, yoksa azalıyor mu? Tıpkı kiraz bahçelerimiz gibi!” sormayacak mı?
Bu sorulara tam bir Enstitü bilimselliği içinde cevaplar verip, kendi kendine yeten bir ülkenin sevdasına sarılmayacak mıyız?
Sayın yöneticilerimiz, sayın arkadaşlarımız; yedikleriniz, içtikleriniz ve anlattıklarınız sizlerin olsun. Bizlere şu soruların cevaplarını tam ve sağlam bilgilerle verin ki bizlerin de içine birazcık su serpilsin;
“ Misyonlarımızdan birisi de,’Ülkemiz bağcılığındaki tüm bilişenleri ve faktörleri, dünyadaki son gelişmeleri göz önünde bulundurarak küresel aktör standartlarına ulaşabilmek için, sektörel bazda politika geliştiricilere katkı sağlamak, üst düzey verimlilik ve karlılığa sahip sürdürülebilir bir ülke bağcılığı için yeni nesil ar-ge faaliyetleri yürütmek “
Şimdi sormak isterim; İtalya, Fransa, İspanya bağcılığına göre ne durumdadır? Özelikle Tekirdağ bağcılıkta ileriye mi gidiyor, yoksa geriye doğru hızla bağlarımız sökülüp, yok olup gidiyorlar mı?
Fazla değil kırk yıl önce tarım dersi işlerken kendi kendine yeten ülkeler arasında olmanın onurunu yaşadık.Yerli malı haftası kutlamalarında, kendi bahçelerimizden getirdiğimiz ürünlerle ne çok övünç, kıvanç yaşardık; kırk yıl sonra, köy üretiminin köküne kibrit suyu döküleceğini bilemeden, varlık içinde yaşamak varken, yokluk içinde yaşar hale gelmenin sağlam raporları, tespitleri ve kamuyu bilinçlendirme haftaları, kutlamaları olmasını da dilerim, isterim…
Tarımdan, hayvancılıktan vazgeçen, özellikle gençlerini, evlatlarını artık üretim sahalarına, merkezlerine, alanlarına getiremeyenlerin hüzünlü vedaları ve kaygıları da unutulmamasını, ülkesini, milletini seven her insanın vicdanlarına seslenerek tekrar duyurmak isterim…
Bağ Bozum Şenlikleri kutlu olsun…